Basın Bayramı denince, acaba nedir nedir?

Bayram denince akla, hemen belediyenin yemekleri gelir, ne de olsa gastecilerin çoğu aç, açlıktan nefesleri kokuyor, yemeğe çağrılacak olanlar önce bir belirlenir, yetmez, birde kalem hediye edilerek nifak tohumları iyice alevlendirilir...

24 Temmuz Gazeteci ve Basın Bayramı nedeniyle Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay Didim'de gastecileri kahvaltıda ağırladı, Başkan Gençay, yemeğe davet ettiği gazetecilere üzerinde isimlerinin yazılı olduğu birer kalem hediye etti...

Şimdi soralım, Didim'de kaç tane "Gerçek, hakkını veren" gazeteci var?
Burada kimler neye göre gazetecilik yapıyor?
Kimler bu yemeğe niçin davet edildi...?
Gazetecileri yemeğe davet etme şekli neydi?
Davet edilmeyenler kimler ve niye davet edilmedi?

Davet edilip te gelmeyenler kimler?
Davet edilmeyip te gelenler var mı?
Hiçbir yerden kusur kalmayan Hüseyin ÇALIŞKAN'ın ayrıcalığı nedir?
Madem kusur kalmıyor, neden Başkanlığa aday olmuyor?

Örneğin Didim'in duayen gastecisi Ergun Korkmaz niye yoktu?

Niye kimse bizim Basın Bayramımızı kutlamaz sizce? Niye yemeklere davet etmezler, çünkü biliyorlar ki biz kimsenin "Uşağı olmayız" kamunun gerçek bekçi köpekleriyiz!... 

Bizi asla uyutamazlar!...

Hadi bakalım buyrun buradan yakın!..
 

Başkanlara, siyasetçilere "Niye bizi de davet etmediniz diye sorulduğunda ise cevap hazırdır "E biz Cemiyete söyledik, siz cemiyete üye değil misininiz? Sanki bizim medyamızı bilmiyorlarmış ayaklarına yatarlar, kendileri davet etse sanki Cemiyet Başkanları bunlara iftira atacak, ne iftirası atacak, insan beslendiği yere iftira atar mı!...