İletişim ve ulaşım çağında bunlar neyin savurganlığı
Devir artık öyle değişti ve teknoloji o kadar ilerledi ki, Türk devletinin ve bütün devletlerin yürütme erkinin en önemli parçası olan bakanlıklarda çalışan binlerce personele de aslında gerek kalmadı.
Devletin hiçbir şekilde tasarrufa yanaşmadığı hatta "Tasarruf Tedbirleri" açıklandıktan sonra bile millete ve muhalefete inat edercesine (Güvenlik güçlerini arkalarına alarak) savurganlık eskisinden çok daha fazla arttı.
Sadece ve sadece Türk devletinin askerine, polisine, jandarmasına güvenlik güçlerine güvenerek halkı inim inim inleten bu "Psikolojik rahatsızlık" ülkeyi her geçen gün uçuruma doğru sürüklemekte sakınca görmüyor.
Devasa büyüklükteki Cumhurbaşkanlığı sarayı başta olmak üzere 17 Bakanlığa ait yine devasa binalarda çalışan onbinlerce personel ve 81 ile dağılmış olan bakanlık temsilcisi binalarda çalışanlar ne iş yapıyorlar artık merak konusu.
Gerçekte tasarruf yapılmış olsa, en başta emekliler olmak üzere gerçekten emeğinin hakkıyla çalışan ve alnının teriyle evine ekmek götüren insanlara emeğinin karşılığını vermek çok kolay, fakat devlet hem oy alma endişesiyle hem de vatandaşların "Devletçi, faşizan" kafa yapıları nedeniyle hala devlet kadrolarına onbinlerce yeni istihdam yaratılmaya çalışılıyor.
Adalet denilen kavramın yerlerde süründüğü, ülkemizde yaşananlardan bihaber yönetenler esamesi kalmayan, utanma ve arlanma duygularıyla kendi ceplerini doldurmaya devam ederlerken, yurdun her yanında yaşayan milyonlarca insan evine ekmek götürmek için bazen suç işlemek ve cezaevlerinde sürünmek zorunda kalabiliyor.
Suç işleyen değil, işleten utansın dedirten bu duruma aslında Klasik Devletçi Türk kafasının da yol verdiği günümüzde, örneğin uzaktan eğitim ve birçok kolaylık varken hala "Atama bekleyen öğretmenlere" medyalarda destek verildiği görülürken, Milli Eğitimin de giderek dinci ve şeriat isteyen bir sisteme dönüştürülmeye çalışılması insanları isyan ettiriyor.
Gündemlerde en çok "Atama bekleyen öğretmenler" konusu işlendiği için bunu örnek verdik, yoksa devletin her kademeleri için insanlar iş bekliyor, çöken devleti daha da çökertmek için Türk insanı her zaman "Kapağı devlete ve masa başına atmaya" çalışıyor.
Aynı şekilde belediyelerin kapısında iş bekleyen insanların varlığı da, ülkemizde değişmeyen kafa yapısını ortaya koymaya yetiyor, devletin, belediyelerin kapısında iş bekleyen Türk halkına da şu mesajı verelim: Kendi bindiğiniz dala fazla yüklenmeyin, o dal artık kırıldı sizleri taşıyacak hali kalmadı, gidin çobanlık yapın Afganlılara bıraktığımız o sektörü yeniden millileştirelim.