Prof. Dr. Hasan Elik: Aklımdan ve dünyadan özür dilerim!
Bir önceki programda ahlâk ve ibadeti konu alan Hasan Elik, tıpkı ibadet ve ahlak gibi, iman ve ahlâk arasındaki bağı da derinlemesine işlediği programında ezberleri bozmayı yine düstûr ediniyordu.
"Ahlaksız bir ibadet olur mu, yine ahlaksız bir iman Allah katında mümkün mü" sorusuna, geçmişte olduğu gibi, bugün de fetva vericilerin veya din adamlarının farklı yanıtları olduğunu özellikle vurgulayan Hasan Elik; Kuran'da Allah'ın buyrukları olan ayetlerde ve peygamber efendimizin birçok hadisinde, imanın ve ibadetin samimiyet, güzel ahlak ve davranış olmadan Allah katında makbul olmayacağının sürekli vurgulandığını dile getirdi.
Ahlak kavramının insan aklına gelmesi gereken tüm olumlu, güzel, akli ve insana, topluma yararlı davranışlar olarak tanımlanabileceğini belirten Hasan Elik; "Sana yapılmasını istemediğini, asla başkasına yapma";
"Kendin için düşündüğün bütün güzel şeyleri mümin kardeşin için düşünmüyorsan, tam ve sâlih bir şekilde iman etmiş olamazsınız" ve "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen bir elçiyim" diyen bir peygamber örneği ile, güzel ahlakı, dürüstlüğü, adaleti ve paylaşımı içinde barındırmayan bir ibadet ve imanın ne kadar kötü olacağını da anlatıyordu.
YÜZLERCE YILDIR GAZALİ, FARABİ OKUYORUZ. OKUYALIM AMA YA BİZLER NE YAZDIK. AKIL ADINA, AHLAK ADINA, ÜRETİM ADINA?
Kimi İslam ülkelerinin ayakkabısını dâhi üretebilecek teknolojiden yoksun olduğunu, bizlerin biraz mesafe almamıza karşın, halen dünyayı 100 yıl geriden izlediğimizi belirten Hasan Elik'in duygu ve düşünceleri şöyle.
"Ustalık düşüncededir. Beyin üretiminde, akli davranmada, aklı kullanmadadır.
Mutfağa yirmi çeşit sebze, et vb ürünleri koyarsınız. İyi bir usta yoksa, ne yapabilir?
Oysa iyi bir usta üç çeşit malzeme ile en güzelini yapar.
Mutfakta olan malzeme çokluğu değil, akılda olan değerlidir. Üretmek insanların ve toplumların hayatını idame ettirmelerinde en değerli kavramdır.
En azından tükettiğini üretmeli, pazara bir ürün de sen vermelisin"
BU ÇAĞIN KÜRESEL SİSTEMLERİ BİLHASSA FAKİRİ TAMAMEN YOK EDİYOR
"İslam ülkelerinin işi artık çok daha zor.
Fakire artık yaşama şansı dahi tanımıyorlar. Sanki hikayenin, yolun sonuna gelinmiş gibi.
Bu yüzden fakirliği de ortadan kaldıracak üretim mekanizmalarına, adil ve şefkatli bir sosyal iktisadi paylaşımcı akılcı bir düzene dönmeliyiz.
Mevcut dünya sistemlerinin koşullarında dahi adaleti ve her güzelliği akıl ile gerçekleştirmekten aciz miyiz?
İslam alimlerinin 1000 yahut 100 sene veya bugün yazdıkları, belki de onların hayat hikayesi olabilecek anlatımları niçin din olarak gördük!
Niçin biz bugün doğruyu, Kur'an'ın doğrularını yazamıyor, dile getirmiyor ve uygulamıyoruz?"
AKLIMDAN VE DÜNYADAN ÖZÜR DİLERİM
Yıllar yılı bizlere, akıldan uzak din öğretildi. Oysa Kur'an'ın emri oku ile başlıyordu.
Aklımdan özür diliyorum.
Bir de dünyadan özür dilerim.
Bize dünyanın kötü, ahiretin iyi olduğu öğretildi.
Dünya olmadan, tarlayı biçmeden ahiret nasıl olur?
Önce dünyayı güzel kıl, güzel yap, yaşanır adil bir yer yap, sonra herşey düzelir. Ahiretin de güzel olur.
Bu yüzden dünyadan özür dilerim.
GEREKİRSE SIFIRDAN BAŞLAMALIYIZ
"İslam ülkelerinde ve ülkemizde herşey öyle karıştırılmış ki, herşeye sıfırdan başlanabilse belki de en makbulü olur.
Ulemanın, müçtehidin yazdığı kitabı, bazen hayat öyküsünü bile din olarak algılayan bir durumda hayat sürüyoruz.
Oku onu da, anla. Faydalan ama, bugüne dair neler söylüyor? Ne çözüm sunuyor sana. Sunmuyor ise sen kitap yaz. Çözümler üret.
Hayatını güncelle.
Aklını güncelle.
Formatla"
Selahattin Çelik
Ege7Gün