Aileler hiperaktiviteyi yaramazlıkla karıştırıyor!
İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, çocuklarda DEHB hakkında bilgi verdi ve ailelere önerilerde bulundu.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB), ailelerin Çocuk ve Ergen psikiyatrisi birimlerine en sık başvurduğu psikiyatrik bir bozukluk olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “DEHB, önemli psikiyatrik, akademik ve sosyal sorunlara neden olabilecek ciddi bir halk sağlığı sorunudur.” dedi.
Teşhisi ve tedavisinin giderek daha önemli hale geldiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Bireyleri hayatları boyunca olumsuz olarak etkileyebileceği için DEHB’in tedavi edilmesi önemlidir. Çocuğunuz, sizi dinliyormuş gibi görünüp ilgisini sürekli başka bir alana kaydırıyorsa, dikkati çok çabuk dağılıyorsa, bir alana dikkatini yoğunlaştırması gereken işleri yapmaktan hoşlanmıyorsa, verilen komutları izlemede güçlük çekiyorsa, bu belirtiler dikkat eksikliğini işaret eden veriler olabilir. Çocuğun yaş düzeyine göre, oturması gereken yerde sakince oturup bekleyememesi, özellikle küçük yaşlarda riskli davranışlarda bulunması hiperaktiviteyi gösterebilir.” açıklamasını yaptı.
KURALLI OLAN HER ORTAM DEHB’Lİ ÇOCUKLARI ZORLAYABİLİR
Ailelerin en sık yaptığı yanlışlardan birinin hiperaktiviteyi yaramazlıkla karıştırmak olduğuna vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Halbuki yaramazlık olarak adlandırdığımız çocukluk davranışı yine çocuğun kendisinin yönlendirebildiği ve istediğinde sonlandırabildiği bir davranış biçimidir. Hiperaktivitede ise çocuğun kendisini kontrol edebilmesi ve ortama uygun davranabilmesi çok zordur.” dedi.
Çocukları ‘yaramaz’ olarak etiketlemenin hem çocuğun kendine olan güveninin sarsılmasına neden olduğunu hem de altta yatan nedenin ortaya çıkmasına engel olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Kurallı olan her ortam bu çocuklar için zorlayıcı olabilir, özellikle küçük yaşlarda. Yaş ilerledikçe de dikkat problemleri daha öncelikli olmaya başlar. Çocuklar genelde hiperaktivitenin düzeyine göre, kurallara uymama, diğer çocukları da rahatsız etme ya da rahatsız olduğu ortama gitmeyi reddetmeye kadar varan çeşitli sorunlar gösterebilir. Yaşıtlarına göre ders dinleme sürelerinin daha kısa olduğunu ve ödev yapma konusunda da yaşıtlarından daha çok zorlandıklarını söyleyebiliriz. Her DEHB’li çocukta olmasa da bazı DEHB’li çocuklarda erteleme davranışı görülür. Üstelik sadece ödevlerde değil, hayatın tüm alanında görülebilir.” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERİN YAPICI YAKLAŞIMLARI OLUMLU SONUÇLAR VERİYOR…
Öğretmenlerin günümüzde DEHB hakkında daha çok bilgi sahibi olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Öğretmenlerin söz kesme, izin istemeden konuşma gibi hareketler karşısında cezalandırıcı olmak yerine kuralları hatırlatmak ve onlara uyması için çocuğa fırsat vermek gibi daha yapıcı çözümlere başvurduğunu daha sık görüyoruz. Öğretmenlerin DEHB tanısı alan çocukları yakından gözlemlemeleri, gerekirse ön tarafta oturtup derse aktif katılmaları için çaba göstermelerinin çok etkili sonuçlar verdiğine şahit oluyoruz.” dedi.
DEHB’in günümüzde aileler tarafından daha çok duyulan bir tanı olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Ancak hala çoğu ailenin çocuklarına DEHB tanısı konulsa bile yeterince bilgi sahibi olmadığını ve bu durumun kendiliğinden geçebileceğini düşündüklerine tanık oluyoruz.” dedi.