İnsanlık barışa ne kadar yakın?

1. Küresel Çatışmalar ve Gerilimler:
Ukrayna-Rusya Savaşı ve Ortadoğu'daki gerginlikler gibi mevcut çatışmalar, dünya barışını tehdit eden unsurlar arasında.

Afrika'daki iç savaşlar ve etnik çatışmalar hâlâ sürmekte ve barış çabalarını zorlaştırmakta.

2. Barış Süreçleri ve Diplomatik Gelişmeler:
İsrail-Filistin sorunu için arabuluculuk girişimleri devam ediyor, ancak kalıcı bir barış henüz sağlanamadı.

ABD-Çin ilişkilerindeki ticaret savaşları ve Tayvan sorunu, bölgesel barışı etkiliyor.
Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetleri de uluslararası barış çabaları açısından kritik bir risk teşkil ediyor.

3. Uluslararası Kuruluşların Rolü:
Birleşmiş Milletler (BM) gibi kuruluşlar barış misyonları yürütse de, bazı bölgelerde etkili sonuçlar alamıyorlar.
NATO ve Avrupa Birliği (AB) gibi ittifaklar barışın korunması için diplomasi yürütüyor, ancak bu süreçler zaman alıyor.

4. Ekonomik Eşitsizlik ve Sosyal Adalet:
Küresel barış, sadece savaşların sona ermesiyle değil, ekonomik adaletin sağlanmasıyla mümkün olabilir. Dünya Bankası verilerine göre, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve yoksulluk, sosyal huzursuzlukları artırıyor.
İklim krizi ve göç gibi konular, kaynaklar üzerindeki baskıyı artırarak toplumsal huzuru etkiliyor.

5. Umut Veren Gelişmeler:
Barış Anlaşmaları: Sudan'da, Etiyopya’da ve Kolombiya’da bazı barış girişimleri umut vadediyor.
Teknolojik ve kültürel etkileşimler: Dijital platformlar aracılığıyla farklı kültürlerin yakınlaşması, barışın temellerini güçlendirebilir.
Sonuç:
Barışa ne kadar yakın olduğumuz, küresel aktörlerin aldığı kararlar ve toplumların barış kültürünü benimsemesi ile doğrudan bağlantılı. Mevcut çatışmaların çokluğu ve dünya üzerindeki siyasi gerilimler barıştan uzak olduğumuzu gösterse de, yerel ve küresel ölçekte atılan olumlu adımlar umutları canlı tutuyor. İnsanlığın barışa ne kadar yakın olduğu, toplumsal dayanışma, liderlik ve uluslararası iş birliğine bağlı olarak değişecektir. 

ÜMİT YEŞİLDAĞ
SELAHATTİN ÇELİK