Dünya barışa mı, savaşa mı evrilecek?..
Dünya barışa mı, savaşa mı evrilecek?..
Donald Trump, Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping arasındaki ilişkiler, son dönemde hem bölgesel hem de küresel dinamikleri şekillendiren önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Donald Trump, Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping arasındaki ilişkiler, son dönemde hem bölgesel hem de küresel dinamikleri şekillendiren önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Donald Trump, Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping arasındaki ilişkiler, son dönemde hem bölgesel hem de küresel dinamikleri şekillendiren önemli unsurlar arasında yer alıyor. Trump’ın ABD başkanlığına geri dönüşü, bu liderler arasında yeni bir diplomasi dönemine işaret ediyor. Özellikle Putin ve Erdoğan’la daha önce kişisel olarak iyi ilişkiler kurmuş olan Trump, Xi Jinping’le de rekabetin yanı sıra iş birliğini içeren karmaşık bir ilişki sürdürüyor...
Putin, Trump’ın yeniden başkan seçilmesini ABD-Rusya ilişkileri için bir fırsat olarak değerlendirirken, Xi, ABD ile Çin arasındaki ekonomik ve teknolojik rekabete rağmen küresel istikrarı vurguluyor. Erdoğan ise Türkiye’nin stratejik konumunu kullanarak hem Putin hem Trump ile bölgesel ve ikili iş birliklerini güçlendirmeyi hedefliyor. Son BRICS toplantılarında Erdoğan, Putin ve Xi arasındaki görüşmeler, enerji ve ticaret alanlarında yeni iş birliği potansiyellerini gündeme getirdi...
Bu liderlerin karşılıklı ilişkilerinde güç dengeleri ve ulusal çıkarlar ön planda yer alırken, Trump’ın liderlik tarzı bu etkileşimleri daha dinamik hale getiriyor. Örneğin, Trump, Erdoğan, Putin ve Xi’yi "keskin ve stratejik liderler" olarak tanımlayarak, dünya siyasetindeki etkilerini kabul ettiğini gösterdi...
Türkiye, Amerika, Rusya ve Çin Arasında Küresel Dengeler ve Diplomatik İlişkiler
Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya ve Çin arasında şekillenen ilişkiler, hem ikili düzeyde hem de çok taraflı platformlarda dünya siyasetinin belirleyici unsurları arasında yer alıyor. Her dört ülkenin farklı alanlarda iş birliği ve rekabet unsurları bulunurken, bölgesel güvenlik, ticaret ve enerji politikaları gibi stratejik konular bu ilişkilerin merkezinde yer alıyor...
Türkiye ve Amerika İlişkileri...
Türkiye-ABD ilişkileri, NATO müttefikliği çerçevesinde uzun yıllara dayalı bir geçmişe sahip olmakla birlikte, son dönemde F-16 satışı, bölgesel güvenlik ve Suriye politikaları gibi başlıklarda farklılıklar yaşandı. Özellikle Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı kararlı tutumu ve bu bağlamda ABD’nin bölgedeki varlığına yönelik eleştirileri, ilişkilerde zaman zaman gerilime yol açıyor. Ancak iki ülke, ekonomik ve askeri alanlarda ortak çıkarlarını koruma noktasında da çaba gösteriyor...
Türkiye ve Rusya İlişkileri...
Rusya ile Türkiye arasında, enerji iş birliği ve bölgesel güvenlik konuları öne çıkıyor. Türkiye, Rusya’dan doğalgaz tedarikinde önemli bir partner konumunda. Ayrıca, Akkuyu Nükleer Güç Santrali gibi projelerle enerji iş birliği genişliyor. Bununla birlikte, Ukrayna’daki savaş bağlamında Türkiye’nin denge politikası ve Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’ndaki arabuluculuk rolü, Ankara’nın Moskova ile Batı arasında köprü vazifesi görmesini sağlıyor...
Türkiye ve Çin İlişkileri...
Türkiye’nin Çin ile ekonomik ilişkileri, Kuşak ve Yol Projesi çerçevesinde genişliyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi her geçen yıl artarken, Türkiye’nin Çin’den gelen yatırımları artırma çabası devam ediyor. Ancak Uygur Türkleri konusundaki hassasiyet, zaman zaman ilişkilerde gerginlik yaratıyor. Buna rağmen, Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesinde artan etkisi, Çin ile iş birliğini daha da güçlendirme potansiyeline sahip...
ABD, Rusya ve Çin ile Türkiye’nin Dengeli Politikası
Türkiye’nin bu üç küresel güçle olan ilişkilerinde “denge politikası” öne çıkıyor. Ankara, bir yandan NATO müttefikliği çerçevesinde ABD ile stratejik ortaklığını korurken, diğer yandan Rusya ile enerji ve güvenlik iş birliklerini güçlendiriyor. Çin ile artan ekonomik ilişkiler ise Türkiye’nin Asya açılımının önemli bir ayağı olarak görülüyor. Bu denge politikası, Türkiye’nin küresel diplomaside çok yönlü bir aktör olma hedefini destekliyor...
Sonuç olarak, Türkiye’nin ABD, Rusya ve Çin ile geliştirdiği ilişkiler, hem bölgesel hem de küresel ölçekte istikrarın sağlanması açısından kritik öneme sahip. Bu çerçevede, Türkiye’nin izlediği politikalar, yalnızca kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda küresel dengeleri de etkileyen unsurlar arasında yer alıyor...
ABD'nin Suriye'deki PKK/YPG ile olan ilişkisi, uzun süredir hem Türkiye'nin hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir konu. 2024 yılında da bu destek ve ilişki ağı, çeşitli raporlar ve gelişmelerle gündemde kalmaya devam ediyor...
ABD, PKK'nın Suriye kolu olan YPG'yi "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) adı altında DEAŞ'la mücadelede bir ortak olarak tanımlıyor. Ancak, Türkiye bu durumu "PKK terörünün Suriye'deki bir uzantısı" olarak nitelendiriyor ve bu örgüte sağlanan desteklerin bölgesel güvenliği tehdit ettiğini savunuyor. 2024 mali yılı için ABD'nin Suriye'ye ayırdığı fon, 156 milyon dolarlık bir bütçeyle dikkat çekiyor. Bu fonların büyük bir kısmının SDG çatısı altında faaliyet gösteren YPG unsurlarına yönelik olduğu biliniyor. ABD bu desteği, DEAŞ'la mücadele ve bölgede istikrar sağlama amacıyla gerekçelendiriyor...
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.