casino siteleri slot siteleri
HIZIR İNŞAAT

Ümit Özdağ: Bu kongre Türk milletinin kongresidir!..

SİYASET 11.12.2024 - 16:00, Güncelleme: 11.12.2024 - 17:27
 

Ümit Özdağ: Bu kongre Türk milletinin kongresidir!..

Türk Siyasetindeki yükselen değer Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ partisinin 2. Olağan büyük kongresinde çok önemli açıklamalarda bulundu, Özdağ'ın konuşmasının tamamını hem yazılı hem de video olarak okuyucularımıza sunuyoruz.

Çok değerli misafirlerimiz, çok değerli Zafer Partililer, çok değerli Türk gençleri, çok değerli Mustafa Kemal’in askerleri, Zafer partisinin 2. Olağan büyük kongresine hoş geldiniz. Görev emrini Atatürk’ten alanlar hoş geldiniz. Geleceğe ümitle bakanlar hoş geldiniz. Zafer Partisi adına hepinizi sevgi, muhabbet ve saygı ile selamlıyorum. Bu Kongre, 8000 TL ile 12.500 TL arasında bir ölüm maaşı ile yaşama tutunmaya çalışanların emekli dul ve yetimlerin kongresidir. Bu kongre asgari ücretle çalıştığı işine sabahın köründe tıklım tıklım dolu otobüs ile metrobüs ile giden, öğlen şirketin verdiği yemekte çıkan elmayı, portakalı evine çocuğuna, hanımına götüren emekçilerin kongresidir. Bu kongre her hafta semt pazarına gidip esnaf esnaf dolaşıp en ucuz meyve ve sebzeyi bulmaya çalışan ve elindeki filenin yarısını bile dolduramadan eve dönen ve ne yapabileceğini kara kara düşünen sevgili annelerin kongresidir. Bu kongre aldığı malı sattığı zaman yerine yenisini koyamayan vergi yükü altında, maliye baskısı altında inleyen, her geçen gün siftahını yapmakta zorlanan ekonominin kan damarları olan esnaf kardeşlerim kongresidir. Bu kongre büyük şehir yasası ile köyü mahalle olan, üretimden koparılan hakkı olan desteği alamayan, ithalat lobilerinin kontrolüne girmiş bir bakanlık tarafından yalnız bırakılan ve her geçen gün biraz daha ümitsizliğe sürüklenen çiftçi kardeşlerimin kongresidir. Bu kongre ülkesine 2011 sonrasında dünya tarihinin yaşadığı en büyük göçlerden birisi ile ülkeyi yönetenler tarafından milyonlarca sığınmacı ve kaçağın sokularak ülkesi adeta işgal ettirilen, kaynakları israf ettirilen Türk halkının kongresidir. Bu kongre gelecek ümitleri ellerinden alınan, hak edenlerin değil dayısı olanların işe alındığı bir sistemde emeği ile ekmeğini kazanma umudunu yitiren, geleceğini yurt dışında arayan sevgili genç kardeşlerimin kongresidir. Bu kongre kutlu vatanın dağlarında yıllardan bu yana milletimize emperyalizm adına katliam eden terör örgütü ile mücadele eden kahraman askerlerimiz, aziz şehitlerimizin asil aileleri, sevgili gazilerimiz ve Mustafa Kemalin askerleri olan sevgili teğmenlerimiz, üsteğmenlerimiz, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve generallerimiz kongresidir. Bu kongre Türk Milleti’nin kongresidir. Bu kongre Amasya, Erzurum, Sivas kongresinin devamı olan kongredir. Bu kongre Barzani’ye selam çakan kongrelere benzemez. Bu kongre Demirtaş’a Öcalan’a selam çakan kongrelere benzemez. Bu kongreden işçiye, esnafa, köylüye, gençliğe ve Mustafa Kemal’in askerlerine selam çıkar. Bu kongreden “Yahudi Cesaret ödülü” ve İsrail ile ticaret çıkmaz. Bu kongreden Washington ve Brüksel’in şefaatine sığınma çıkmaz. Bu kongreden deve sidiği içenler ile ve dinler arası diyalogculara paralel devlet kurdurma çıkmaz. Bu Kongreden hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyenler çıkmaz. Zafer Kongresinden “Türklük kaderim, İslamiyet seçimim” diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin Yesi’den fırlattığı yanan ağacın düştüğü Bektaş Veli Türbesinin önündeki karadut ağacından yükselen Anadolu’da Türk milletinin egemenliği çıkar. Hepinize tek Türk Milletinin Zaferine giden kongremize hoş geldiniz diyorum. ATATÜRK’TEN TAVİZ VERMEDEN SİYASET YAPILABİLECEĞİNİ GÖSTERDİK Değerli Zafer Partililer, Partimizin kuruluşunun üzerinden 28 ay geçti. 28 ay önce partimizi kurduğumuzda bize “Türkiye’de 120 parti var. Size ne gerek var” dediler. Partimizi kurduğumuz zaman bize “Bir tek sığınmacılar politikası ile bir yere varılamaz” dediler. Sonra bize “Irkçı, faşist, Arap düşmanı, İslam düşmanı” diye saldırdılar. Kumpaslar kurdular, arkadaşlarımıza baskılar yaptılar. Kumpasları yıktık, baskıları aştık. Bazı arkadaşlarımızı hapse attılar. Hapislerden çıktık. Medyada ambargolar uyguladılar. Ambargoları sosyal medya ile aştık. Anayasal haklarımızı ihlal edip Hatay’a sokmadılar, direndik girdik. Televizyondan küfrettiler. İçişleri Bakanlığına gittik, dışarı çıkmaya cesaret edemediler. En ağır şartlarda iki büyük seçime girdik. Ciddi hiçbir kaynağımız olmadan 1 milyon 200 binin üzerinde oy aldık. Yerel seçimlerde genel seçimlere göre çok zor olmasına rağmen oyumuzu artırdık.  Yerel seçimlerden sonra durmadık. Mücadeleye devam ettik. Gerçek muhalefeti halk içinde halkla beraber yaptık. Konuşulması istenmeyen sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi olarak herkese kabul ettirdik. Neoliberal ekonomik model dışında ekonomik modellerin olduğunu hatırlattık. Uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahis konusunu siyasetin gündemine çözüm önerilerimiz ile taşıdık. Atatürk’ten taviz vermeden siyaset yapılabileceğini gösterdik. Terör örgütlerine taviz vermedik, verenleri affetmedik. Ve Zafer Partisi bu mücadele sayesinde bugün artık herkesin itiraf etmek zorunda kaldığı gibi yükseliyor. Hem de sistemli ve hızlı bir şekilde yükseliyor. Sevgili Zafer Partililer, Hepinize bu 28 ayda verdiğiniz değerli mücadele için teşekkür ediyorum. Ve Sizleri çok zor şartlarda verdiğiniz bu mücadele için tebrik ediyorum. 2. Olağan Kongremiz sonrasında Zafer Partisi daha da güçlenen kadroları ile yeni ve büyük bir atılım gerçekleştirecektir. Değerli misafirler, Değerli Zafer Partililer, Ülkemizin dört krizin pençesinde bir girdaba doğru sürüklendiği bir buhran, fetret döneminden geçtiği günlerde yaşıyoruz. AKP iktidarında General savunmakla sorumlu olduğu sınırdan para karşılığı insan kaçırıyor. Pantolon hırsızı orgeneral yapılıyor. Takke takan amirallere bir şey yapılmazken Mustafa Kemal’in teğmenleri ise ihraç edilmek isteniyor. Narkotik polisi eroin kaçırıyor. Narkotik polisinin mensup olduğu çetenin lideri ise savcı çıkıyor. İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı HSYK’ya hâkim ve savcıları rüşvet aldıkları iddiası ile suçlayanlara mektup yazıyor. Milletvekili kaçak sigara ticareti yapıyor. Milletvekilleri altın kaçakçılığı yapıyorlar. Milletvekilinin oğlu eroin kaçakçılığından tutuklanıyor. Organize suç örgütleri endeksinde Türkiye Avrupa’da lider. İstanbul’da 10 büyük çetede yaşları 15-25 arasında olan 100 tetikçi var. Suç örgütleri polise kafa tutacak kadar kendilerini güçlü hissediyorlar. İstanbul’da son 12 ayda polise 26 silahlı mukavemet ediliyor. 5 kişi ölüyor. Doktor ve hemşirelerin olduğu bir çete günde 900 TL fazla ödeme almak için hasta olmayan bebekleri küvöze koyduruyor. 20 bebek ölüyor. Bu da henüz bilinen sayı. Gerçek sayı çok daha fazla ise kimse şaşırmayacak. Soruşturmayı yöneten Cumhuriyet savcısı suçlular tarafından makamında tehdit edilebiliyor. Özetle Saray rejimi ülkemize bir devlet krizi yaşatıyor.    TÜRK HALKI FAKİRLEŞİYOR Değerli misafirler, Değerli Zafer Partililer, Son 5 yılda dar gelirlilerinin milli gelirden aldıkları pay düşüyor. TUİK rakamlarına göre bile zengin zenginleşiyor, fakir fakirleşiyor. Enflasyon yükseliyor, işsizlik tırmanıyor. 2002 yılında 1 TL 9,5 Bulgar levası iken 2024 yılında 1 Bulgar levası 18,50 TL. Bulgaristan'a karşı 175,75 kat değer kaybı. 16 milyon emekli, dul, yetim 12.500 TL ile geçinmeye çalışıyor, olmuyor. 2002 yılında Emekli maaşı ile 8 çeyrek altın alınırken 2024 yılında Emekli maaşı ile 2.5 çeyrek altın alınıyor. 2024 Ocak ayında 17.002 TL olan asgari ücret, artan yaşam maliyetleri ile Aralık ayında 10.750 TL ye denk geliyor. Ocak ayına göre asgari ücret %36,7 değer kaybetmiş.   2002 yılında asgari ücret; 8 çeyrek altın, 2024 yılında 3.5 çeyrek altın 2002 yılında en düşük memur maaşı 14 çeyrek altın alınırken 2024 yılında en düşük memur maaşı ile ancak 7.5 çeyrek altın alınıyor. Türk halkı fakirleşiyor. 2002 yılında ev sahipliği oranı %73,1. 2023 yılında ev sahipliği oranı %56,1’e düşmüş durumda. Sanayi üretimi düşüyor. Tarımsal üretim düşüyor. Dış borçlar artıyor. Saray ekonomimizi sıcak paracılar ile çeviriyor. Ve Saray inanılmaz faizler ödeyerek borç buluyor. Saray 10 yıllık kamu tahvillerine yüzde 27,8 faiz veriyor. Savaşta olan Rusya ise yüzde 16,3, ABD ise sadece yüzde 3,96. Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında yüzde 62 ile birinciyiz. Çünkü bu ülkede fazladan 13-14 milyon insan yiyor, içiyor, kirletiyor, tüketiyor. Yandaş İnşaat şirketleri, holdingler vergi afları, muafiyetler ile kollanıyor. 2002’den buyana 13 kez çıkarılan vergi affı ile yandaş şirketler vergi vermekten kurtarılıyor. 2023 yılında 1 triyon 100 milyar TL vergi kaybımız olmuştur. 2022-2023 yılında Kur Korumalı Mevduat sahipleri 1 trilyon 235 milyar TL faiz kazancı elde ettiler ve hiç vergi vermediler. Ama bebek maması alan asgari ücretli vergi veriyor. Vatandaş ekonomik krizin pençesinde açlık ile mücadele ediyor. Vatandaş açlıkla mücadele ederken zenginler zenginleşmeye devam ediyor. 2003-2034 yılları arasında zenginler yüzde 1708 zenginleşmişler. Dolar milyonerlerinin oranı önümüzdeki 5 yılda yüzde 43 artacakmış. Bu kahrolası sömürü düzeni yıkılmalıdır.    GENÇ KIZLAR, KADINLAR SOKAĞA ÇIKMAK İSTEMİYOR Değerli misafirler, Değerli Zafer Partililer, Sevgili Türkiye’miz sessiz bir istilaya uğruyor. 13-14 milyon sığınmacı ve kaçak ülkemize dolmuş durumda. 5 Milyon sığınmacı Suriyeli+2 milyon kaçak Suriyeli var. En az 2.,5 milyon Suriyeliye vatandaşlık verildi. Kalırlar ise 2040’da nüfusları 21 milyon olacak. Amerika tarafından eğitilmiş yüzbinlerce Afgan askeri Türkiye’ye girdi. 2 milyon Afrikalı ve 2 milyon Rus, Ukran, İranlı, Paki ve diğerleri… Her gün sınırlarımızdan kaçak giren sayısı 1000-1250 kişi. Sınırlar güvensiz, sokaklar güvensiz, çeteler şımardı. Genç kızlar, kadınlar sokağa çıkmak istemiyor. Çünkü korkuyorlar ve korkmakta haklılar. 36 Türk vatandaşı yurdumuzun değişik yerlerinde bu ülkeye sığınmacı, misafir olarak kabul ettiğimiz insanlar tarafından öldürüldü. Ülkemiz demografik bir işgal altında. UYUŞTURUCU, KUMAR, SANAL BAHİS. AİLELER PARÇALANIYOR Değerli Zafer Partililer, Değerli misafirler, Ülkemizin 13-14 milyon sığınmacı ve kaçağın oluşturduğu demografik işgal kadar, yaşanan ekonomik kriz kadar büyük sorunu uyuşturucu yasa dışı bahis ve sanal kumar ile beslenen organize suç patlamalarıdır. Bu alanların ortaya çıkardığı büyük paralar ülkemize Asya, Afrika ve Avrupa'dan akan yasadışı unsurlar Türkiye'yi adeta bir organize suç merkezi haline getirmektedir sokaklarda devlet yok, kadınlar sokaklarda otobüslerde metrobüslerde metrolarda korku içinde eve ve işe gidiyorlar. Uyuşturucu artık Erzurum'un dağ köyündeki çoban tarafından da Gaziantep'te ortaokul öğrencisi tarafından da kullanılıyor. Gençliğimizi elimizden alınıyor. Sadece uyuşturucu ile değil yasadışı bahis ve sanal kumar ile de toplumumuza yönelik çok ağır bir saldırı var. Aileler parçalanıyor. ANAYASAMIZIN 66. MADDESİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR Değerli Zafer partililer, Değerli misafirler, Ülkemizin gerçek gündemi halkımızı her geçen gün daha fazla fakirleştiren Saray’ın ekonomik politikalardır. Saray, dar gelirlinin, emekli, dul ve yetimin, çiftçinin yanında değil. Saray Türk gençlerinin yanında değil. Saray zenginlerin iktidarı. Saray faiz lobilerinin iktidarı, Saray 5’li çetenin iktidarı. Bugün ülkemizin gerçek gündemi ekonomik krizi daha da ağırlaştıran, kira fiyatlarının, konut fiyatlarının, gıda fiyatlarının, vergilerin artmasına neden olan sığınmacılar politikasıdır. Ülkemizin gerçek sıkıntısı organize suç çetelerinin uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahisle Türk gençliğinin ve ailelerinin kanını emmeleri, Türk toplumunu adeta çürütmelerdir. Bu sorunları çözemeyen Erdoğan-Bahçeli ittifakı aniden Türkiye’nin gündemine Öcalan’ın affı ve yeni bir açılım sürecini geçirmiştir. Bahçeli, terörist Öcalan’ı Gazi Meclis’te konuşmaya davet edince el yükselten Özgür Özel “Kürtler kendilerini eşit hissedeceği bir devlet vaat” etmiştir. Abdullah Öcalan adlı teröristi gazi Meclis'e getirmek milli birliği sağlamaz, aksine Türk Milleti'ne, Türk Devletine hakarettir. Türk Milleti'nde öyle bir travma yaratır ki, terör örgütü yandaşlarını öyle bir şımartır ki milli birliğe en ağır darbe olur. Kim, Öcalan'ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve delalet içerisindedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk danışmanı Mehmet Uçum devreye girerek anayasadan etnik çağrışım yapan ifadelerinin çıkarılabileceğini ifade ederken, Erdoğan’da PKK’ya “silahları gömün, önünüzü açalım” demiştir. Bu açıklamalar sonrasında Erdoğan’ın bir süre önce başlatmış olduğu Yeni Anayasa tartışmaları tekrar canlandı.     Yine bir eşit vatandaşlık tartışması başlatıldı. Anayasamızın 66. Maddesini değiştirmeyi hedefliyorlar. Türkiye’nin Türk olan karakterine sistematik bir saldırı var. Türk değil Türkiyeli imişiz. Millet değil ümmet imişiz. Türk değil Türkiye vatandaşı imişiz. Türk edebiyatı değil Türkiye edebiyatı imiş. Bunlar ince ihanet adımlarıdır. Türkiyeli olan dünyanın herhangi bir başka ülkesine giderse oralı olur. Portekiz’e giderse Portekizli, Cezayir’e giderse Cezayirli olur. Bir Türk’üz ve tarih boyunca dünyanın neresine gitti isek orayı Türkiye yaptık. Başkenti Ötüken olan devletimizi adı Türk devleti idi. M. S. 1000’de Macar/Hun hanına bir gürz hediye eden Papa gürzün üzerine “Türkistan ovası kralına” diye yazmıştı. Mısır’daki devletin adı “Ed-devletül’t Türkiye” idi.    Öcalan ve PKK anayasada Kürt kimliği olsun diyorlarmış. Eğer anayasamız bu şekilde kalırsa Kürt mağdur olurmuş. Bazıları Kürtler kendilerini eşit hissedene kadar mücadele edeceğiz diyorlar. Devlet hisler ile değil hukuk ile yönetilir. 1984 ile 2015 yılları arasında PKK terör örgütü ile mücadele ederken ellerinde Türk bayrağı ile şehir olanların yüzde 26’sı anadili Kürtçe veya Zazaca olan vatanseverlerdi. Önce bu şehitlerimize ve onların çocuklarına anlatın eşit olmadıklarını.   Ve sorarım size, Antalya’da, Kuşadası’nda, Bodrum’da 5 yıldızlı otellerin sahibi olan Diyarbakırlı iş adamları mı mağdur yoksa Kastamonu dağ köyündeki çiftçi mi? Bingöllü uyuşturucu baronu mu mağdur yoksa Ağrı’da, Muğla’da, Karaman’da hayvancılık ile uğraşan yurttaşımız mı? Değerli Zafer Partililer, Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki yapımızdan ötürü etnik, mağduriyet içinde değildir. Anayasamızın 10. Maddesi ve 66. Maddesi anayasal ve eşit vatandaşlık ilkelerini zaten sağlamıştır. Bugün eşit vatandaşlık diye ortaya çıkanlar, bir milli kimlik olan Türk kimliğine etnik kimlik diye savaş açanlar ülkemizi etnik fay hatları boyunca ayrıştırıp Yugoslavya gibi, Lübnan gibi, Irak gibi parçalamak isteyenlerdir. Bu vesile ile değerli Kürt ve Zaza kardeşlerime seslenmek istiyorum, Sizlere Zafer Partisinin selam ve sevgilerini iletiyorum. Öncelikle kendim ve partimle ilgili bazı alçakça iftiralar ve yalanlara cevap vermek istiyorum. KÜRT DÜŞMANI PKK VE DEM’DİR Ümit Özdağ Kürt ve Zaza düşmanı iftirasını atıyorlar. Ben, Azeri, Kırgız, Kazak, Özbek nasıl Türk ise Kürt ve Zaza da Türk’tür, Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır diyen bir insan olarak nasıl Kürt düşmanı, Zaza düşmanı olurum? Kürt düşmanı, Zaza düşmanı olan emperyalizmin uşağı, Ermeni Taşnakçıların torunlarının kurduğu ve yönettiği PKK ve DEM’dir. Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyerek Diyarbakırlı, Şırnaklı, Vanlı kardeşlerimizin işsiz kalmasını sağlayan PKK ve DEM Kürtlerin, Zazaların gerçek düşmanıdır. Ülkemiz ne yazık ki 40 yıldır kökeninde 1915 tehcirinin intikamını almak olan kripto Taşnakçıların torunlarının olduğu PKK çetesi ve onun siyasi uzantılarının terör saldırılarında en ağır bedelleri Güneydoğu Anadolu’da sizler ödediniz. 1982’de PKK Kuzey Irak’ta ilk kurduğu komploları Ermeni ASALA terör örgütünden devralarak teröre başladı. PKK’nın 1980’li yıllarda basıp beşikteki bebelere kadar katlettiği bütün köyler 1915’te Ermeni çeteler ile savaşan köylerdi. Siz değerli Kürt ve Zaza kardeşlerim, Korucu kardeşlerim, büyük bir vatanseverlik ile terör örgütünün alçakça saldırılarına karşı direndiniz. Çok büyük bir bölümünüz devletimizin, milletimizin yanında yer aldınız. Vatansever, kahraman aşiretler Cumhuriyetin kuruluşunda Şeyh Sait ve Seyyit Rıza’ya karşı devletin yanında nasıl mücadele ettiler ise 1980’ler ve 1990’larda terör örgütü ile mücadele ettiler.  Bu büyük ve değerli mücadele sonucunda terör örgütünü yendik.   Ama sonra AKP PKK ile müzakerelere başladı, teröristleri şımarttı, devlete millete sadık vatandaşlarımızı bu şirret unsurların terbiyesiz saldırı ve baskıları karşısında yalnız bıraktı. Kıbrıs’ta devlet kurmak için 550 şehit vermiştik. Hendek teröründe birkaç ilçemizi geri almak için 700’den fazla şehit verdik. Şimdi terörist başı Öcalan’ı İmralı’dan çıkaracaklarmış. Yine vatansever halkı DEM şirretliği ile karşı karşıya bırakacaklar. AKP Güneydoğu Anadolu’da aldığı oyu AKP oyu zannediyor. Oysa AKP Güneydoğu Anadolu’da bu ülkenin, bu milletin bölünmesine karşı olan vatanseverlerin oyunu alıyor. Yeniden açılım, anayasa değişikliği adı altında ülkemizi bölme, milletimizi ayrıştırmayı hedefleyen bir süreç başlatılmak isteniyor. Yine milletine vatanına bayrağına sadık yurttaşlarımız, PKK ve DEM yanlılarının şirretçe saldırılarına maruz kalacaklar. Yine DEM ve PKK’nın saldırıları, psikolojik baskıları başlayacak.  Bu alçakların amacı nedir? Onlar Türkiye’de yaşayan herkesin yasalar önünde eşit olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar. Peki, ne istiyorlar? Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve Kürt diye ikiye ayrılmasını istiyorlar. Binlerce yıldır Avrasya steplerinde Ötüken’den Horasan’a, Horasan’dan Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya uzanan birlikteliği, yüzyıllardır evliliklerle, akrabalıklarla birbirine karışmış insanları birbirlerinden ayırmak istiyorlar. Komşulukları, iş birliklerini, aile bağlarını zedelemek, yaralamak istiyorlar. Demokrasi, İnsan hakları, bireysel hak istemiyorlar, PKK şeflerinin yöneteceği topraklarda egemenlik ve toprak istiyorlar. Değerli misafirler, Değerli Zafer Partililer, Bir an için PKK’nın isteklerinin kabul edildiğini düşünelim. Nasıl bir Türkiye’de yaşarız? Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde 22 il özerk feodal Kürdistan olur. Türkiye, Yugoslavya, Çekoslovakya, Irak gibi siyasi ve idari parçalanmış bölgelere ayrılır. Türkiye, Lübnan gibi siyasette etnik kotaların oluşturduğu bir ülke olur. Türkiye, Irak gibi devlet görevlerinin etnisite ve mezheplere göre paylaşıldığı bir ülkeye dönüşür. PKK ve DEM’in ve onların arkasındaki güçleri amaçları Türklerin, Kürtlerin, Zazaların mutluluğu değil. Onların amacı bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden Ortadoğu’da su kaynaklarını elinde tutan zayıf bir Kürdistan oluşturup, bu Kürdistan’ı İsrail’in müttefikini yapmak. Bakın DEM’li bir politikacı ne diyor? Bu topraklar vaat edilmiş topraklar. Türkler geldiler bu toprakları mahvettiler. Siyonizm’in uşaklığı ancak bu kadar açık ifade edilebilir. 1980’ler ve 90’larda Yunan Ordusunun uzantısı olan PKK bugün ise YPG adı altında sınırımızdaki İsrail ordusudur. Hilal ve haçın savaşında PKK hiçbir zaman hilalin yanında değil hem Haçlıların yanında onların at uşağı olmuştur. Sevgili Kürt ve Zaza kardeşlerim, Bu emperyalist oyunu birlikte bozalım. Devletimizi ve milletimizi bu alçakça projeye karşı birlikte savunalım. DEM’Lİ toprak ağaları, uyuşturucu baronları, kan tüccarları kendi bebelerini Avrupa’da, Amerika’da en iyi okullarda okuturken, sizin çocuklarınızın uyuşturucu çetelerinin eline düşmesine, dağlarda ölmelerine göz yumuyor, teşvik ediyorlar. Değerli kardeşlerim, bu sefer yalnız değilsiniz. ZAFER PARTİSİ sizin gerçek partiniz. Zafer Partisi saflarında en yakın mesai arkadaşlarım arasında sayısız Kürt ve Zaza kardeşim var. Zafer partisinde NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyen herkesin yeri var, görevi var. Gelin birlikte ülkemiz Lübnan olmasına, Irak olmasına, Yugoslavya olmasına izin vermeyelim. TÜRK MİLLETİ ÖCALAN’IN İMRALI’DAN ÇIKMASINA İZİN VERMEZ ANCAK GEREKİRSE SİZİ DE ÖCALAN’IN YANINA İMRALI’YA KOYAR Değerli Zafer Partililer, Türkiye Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, Edirne’den Hakkari’ye, Kars’tan Muğla’ya uzanan coğrafyada yaşayan Büyük Türk Milleti’nin vermiş olduğu İstiklal Harbi sonucunda Türk kanı ve Türk süngüsü ile erişilen zafer sonucunda kurulmuştur. Hiçbir terör örgütü arkasında ne kadar ne kadar büyük bir uluslararası destek olursa olsun Türk milletinin kanı ve süngüsü ile yazdığı, anayasa hükümlerini değiştirerek, Türk devletine ortak olamayacaktır. Türk Milleti kendisini yönetenler zaaf ve zayıflık gösterseler dahi devletine ortak kabul etmeyecek, devletin yıkılarak yeni bir devlet kurulmasına izin vermeyecektir. Günlerdir Erdoğan ve Bahçeli’nin açılım sözcüsü gibi Öcalan’ın Ankara’da yaşayacağı villadan kahkahalar atarak bahsedenleri hatırlıyorum. Türk milleti Öcalan’ın İmralı’dan çıkmasına izin vermez ancak gerekirse sizi de Öcalan’ın yanına İmralı’ya koyar. Zafer Partisi PKK terör örgütü ile Demir Güvercin Projesi çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında terörü terörize ederek yok edecek olan bir mücadele verecektir. Bu mücadeleyi yaparken PKK’ya destek veren ülkelerin örgüt arkasındaki desteğini sonlandırmak için çok boyutlu bir çalışma yapacağız.   TÜRK HALKI AKP'NİN EKONOMİK POLİTİKALARINDAN DOLAYI MAĞDURDUR Değerli misafirler, Değerli Zafer Partililer, Ülkemizde mağdur olanlar AKP'nin yanlış politikalarından dolayı işçi köylü emekçi esnaf genç yaşlı dar gelirli Türk halkıdır. Mağdur olan bir kilo domates almakta zorlanan ev kadınıdır. Mağdur olan doktorun yazdığı ilacın farkını ödeyemeyen işçi emeklisidir. Mağdur olan tarlasına gübre almakta zorlanan Çiftçi, süt ineğini kesmek zorunda kalan köylüdür. Onları mağdur eden ise AKP’dir. Onları mağdur eden 22 yılda beşli çeteye 220 milyar dolardan fazla ihale veren AKP ekonomisidir. İnsanımızı mağdur eden kar korumalı mevduata bir trilyon 295 milyar lira faiz ödeyip vergi almayan Saray rejimidir. İnsanlarımızın mağdur eden Ferrari araç satın alandan vergi kaydı istemeyen AK Partidir. Özetle Türk halkı AKP'nin ekonomik politikalarından dolayı mağdurdur. OSMANLI’NIN 19. YÜZYILDA BORÇ ALMAK İÇİN VERDİĞİ JEOPOLİTİK TAVİZLERE BENZER TAVİZLERİ ŞİMDİ ERDOĞAN VERİYOR Değerli misafirler, AK Parti dış politikada da fena şekilde sıkışmış durumda. 2015’den bu yana ABD ile Rusya, NATO ile BRİCS arasındaki alanı manevra alanı olarak kullanan Erdoğan artık manevra alanının kalmadığını görüyor. Yaşanan ekonomik krizi aşmak için Erdoğan’ın bir ekonomik planı yok. Sadece günü kurtarmaya yönelik finansal hareketler ile ekonomiyi idare etmeye çalışıyorlar. Ve ekonomik krizin seçmen tabanını erittiğini görüyor. ABD ve Batı ambargosu devam ederse ekonomik kriz derinleşecek ve Erdoğan iktidarı kaybedecek. Erdoğan iktidarda kalmak için her şeyi yapmaya, her türlü tavizi vermeye kararlı.   Osmanlı’nın 19. Yüzyılda borç almak için verdiği jeopolitik tavizlere benzer tavizleri şimdi Erdoğan veriyor. Tavizlerin önce Mavi Vatan’da verildiğini görüyoruz. Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunan isteklerini kabul edilme yolunda. Doğu Akdeniz’de petrol/doğalgaz arama çalışmaları durduruldu. Arama gemileri Somali açıklarına yollandı. CHP dış politika sözcüsü de Mavi Vatan’dan hikâye diye bahsedince Erdoğan’ın işi daha da kolaylaşıyor. Kıbrıs’ta 2 bağımsız devlet tezinden vazgeçip Türkleri eritecek çözüme, federal çözüme tekrar evet dendiğini görüyoruz. Kıbrıs Rum kesiminin NATO üyeliğine yeşiL ışık yakıldığına dair söylentiler ortada dolaşıyor. Fener Rum Patriği Heybeliada Ruhban Okulunun Türk eğitim sisteminden bağımsız şekilde açılması talimatının Erdoğan tarafından verildiğini açıkladı. Bunların hepsi Batı’ya verilen tavizlerdir. Fakat en büyük tavizin Suriye’de verildiği anlaşılıyor. Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılan Astana Anlaşması’na göre Halep’teki muhalif ve terörist gruplar İdlip’e çekilecekti. Türkiye İdlip’e çekilen HTŞ gibi terörist grupları silahsızlandıracak ve normal muhalefete dönüştürecekti. Bu olmadı ve HTŞ ani bir saldırı ile Şam’a kadar nerede ise savaşmadan ilerledi. Adeta 2003 Mart ayında çöken Irak ordusu gibi Suriye ordusu da savaşmadan çöktü. Sonradan Irak ordusunun nasıl Irak’ın FETÖ’sü olan Kestezani Tarikatı tarafından içeriden çökertildiğini öğrendik. Değerli Zafer Partililer, HTŞ’nin baskın saldırısı eğer AKP’nin bilgisi dışında ise burnunuzun dibinde neyin olup bittiğini bilmiyorsunuz demektir. Eğer HTŞ’nin saldırısı bilginiz dahilinde ise İsrail ve ABD ile ortak operasyon yapıyorsunuz demektir. Ve biz bilginiz dahilinde olduğunu biliyoruz. HTŞ adlı yapı El Kaide’in yeni model sürümüdür. Amerikan istihbaratı, parası ve elektronik savaşı ile Suriye’de en iyi ihtimal ile üniter devletinin yıkılması ve federal/etnik/mezhepsel Suriye’nin kurulması veya belki de Suriye’nin parçalanması sürecini başlatıyor. Türkiye’de kendilerine milliyetçi diyenler “Halep’e Türk bayrağı asıldı” diye bayram ediyorlar. Değerli Zafer Partililer, Olanları hatırlayalım, önce İsrail, İdlip çevresindeki İran milisleri ve Hizbullah gruplarını aylarca vurarak tahrip etti. HTŞ’nin saldırısının başlamasından 6 saat önce Netanyahu Esad’ı tehdit etti. Sonra HTŞ, Amerikan askeri istihbarat ve elektronik harp desteği ile saldırıya geçti. Hatırlayın, IŞİD, Irak’ta Kürdistan’ın daha sağlam temeller üzerine kurulması için sahaya sürüldü. Irak ordusunu hırpaladı, Barzani’nin önünü açtı ve sonra ortadan kayboldu. Sonra aynı süreci Suriye’de yaşadık. PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyine yerleşmesi için meşrulaştırma aracı IŞİD oldu. ABD, PKK/YPG’ye sözde IŞİD’e karşı destek vermek adına geldi. IŞİD ne ise HTŞ odur. Aşağı yukarı 20 bin kişiden oluşan HTŞ Halep, Hama, Humus üzerinden Şam’a doğru ilerledi ve girdi. Bu ilerleme devam ederken İsrail hava kuvvetleri, Şam’daki İran mevzilerini vurdu. Bir diğer ifade ile HTŞ-ABD-İsrail ortak askeri operasyonu gerçekleşti. Şimdi kongreye gelirken baktım, İsrail ordusu Golan Tepelerini aşarak Suriye’ye giriyor. Şam rejimi düştü. Ve şimdi Suriye’de yeni iktidar ve toprak paylaşımı savaşı başlayacak. ABD tarafından eğitilen, ileri teknoloji ürünü silahlar ile donatılan on binlerce PKK/YPG’li bir yandan hiç savaşmadan Suriye ordusunun çekildiği bölgeleri ele geçiriyor, bir yandan Doğu Suriye’de Irak sınırı boyunca Davut Koridoru denilen koridor boyunca aşağı inerek, İsrail ile coğrafi olarak birleşmeye doğru ilerliyorlar. Özetle, PKK/YPG’li terör ordusu Suriye’de altın vuruşu yapmaya hazırlanıyor.   Değerli Zafer Partililer, Saray rejimi ülkemizin böyle bir jeopolitik tuzağa düşmesine yol açmıştır. Siyasal ümmetçi Müslüman Kardeşler politikası Cumhuriyet tarihimizin en ağır bedel ödeten en yanlış politikası olmuştur. Türkiye’yi İran ve Rusya ile düşman cephelere yerleştirmiştir. Önümüzdeki dönem ülkemizin Erdoğan’ın Suriye’de yaptıklarının bedellerini ödediği bir dönem olacaktır. Artık “Esad gitmeden Suriyelileri gönderemeyiz” bahanesi ortadan kalkmıştır. Zafer Partisi olarak her gün kaç Suriyelinin vatanına gittiğini takip edeceğiz. Ancak göreceksiniz. Önce bize “Dönecekler ama gönüllü olanlar dönecek” diyecekler. Yani dönmek istemeyenler kalacak, zorla yollayamayız diyecekler. Sonra “Durun biraz” diyecekler. “Önce bir yeni Suriye rejimi kurulsun, tam istikrar sağlansın” diyecekler. “PKK/YPG bölgesinden gelenler dönemiyor, PKK/YPG izin vermiyor” diyecekler. Her zaman yaptıkları gibi yanlış istatistikler yayınlayacaklar. Geçtiğimiz günlerde bir AKP’li politikası “kadınlara seçme ve seçilme hakkını Erdoğan verdi” dedi ve basın bunu yayınladı. Bunu yayınlayabilen bir yandaş basının olduğu bir ülkede Almanlar bizi kıskanırken, ülkemizde kalan Suriyeli sığınmacı sayısı 2,9 milyon diye açıklanabiliyor. Özetle, Zafer Partisi’nin sığınmacı ve kaçaklar ile ilgili tespit ve çözüm politikaları Anadolu Kalesi projesi kapsamında yeni sorunlara da cevaplar vererek, güçlenerek devam edecek. ZAFER PARTİSİ’NİN KONUŞMASINI ENGELLEMEK İÇİN “ETKİ AJANLIĞI YASASI” DİYE BİR KUZEY KORE YASASI HAZIRLIYORLAR Değerli Zafer Partiler, Dışarıda bir hatadan diğer hataya bir tavizden diğer tavize koşan Erdoğan içeride de anti demokratik baskıları artırıyor. Öcalan’a af isteyen ve ona TBMM’de konuşma hakkı vermek isteyenler diğer taraftan Türk Milletini susturmak, anayasal haklarını elinden almak için her baskıyı uyguluyorlar. Zafer Partisi’nin konuşmasını engellemek için “etki ajanlığı yasası” diye bir Kuzey Kore yasası hazırlıyorlar. Ülkemizde yaşayan yabancılar ile ilgili araştırma yapmak, açıklama yapmak yasaklanacakmış. Kenan Evrenleşen Erdoğan bir konuşmasında kendisini İsrail ile ticarete devam ettikleri için anayasal haklarını kullanan 9 gencimizi tutuklattı ve Silivri’ye yolladı. Ve Silivri’de bir gardiyan tutuklanan bir genç kardeşimizin baş örtüsünü yırtarak başından çıkarmış. Saray rejiminin zulmüdür bu. Ve evet bu 9 genç doğru söylüyorlar. AKP’nin İsrail ile ticareti son hız ve artarak devam ediyor. Filistin “milli davamız” diyorlar. İsrail ordusuna çelik ihracatı dahil ihracat son hız devam ediyor. “İsrail’e düşmanız” diyorlar, bakanlık ve genel kurmayların dijital savunmasını İsrail şirketi yapıyor. Erdoğan, özellikle Ticaret Bakanı Ömer Bolat İsrail ile ticareti 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren tüm ürünleri kapsayacak şekilde tamamen durdurulduğunu açıkladılar. 6 Aralık 2024 itibariyle Israil’in Haifa ve Ashdod limanı açıklarında demirleyen Türk bandıralı ve Panama bandıralı kargo gemileri bulunmakta idi. Bu gemilerin sahipleri Türk Denizcilik firmalarıdır. Bu gemiler Yunanistan, Mısır, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi ülkeleri kullanarak Türkiye’den Tekstil, Gıda, Demir-çelik, dikenli tel, petrol ve kimyasal yük taşımaktadır. Türkiye’den 3.ülkeler kullanılarak transit rejime tabi tutularak sevkiyatlar devam etmektedir. Bakan Bolat, Türkiye’nin İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tamamen durdurduğunu öne süren muhalefetin Filistin konusunda ‘ikiyüzlü’ olduğunu vurgulamıştır. Ancak asıl ikiyüzlülük, Türk milletini, Filistin’deki mazlumlara merhamet duygusuyla yaklaşan insanlarımızı kandırıp, milletimizin milli ve manevi duygularını sömürürken, ticarete devam edilmesi, devam edenlere müsaade edilmesi, desteklenmesi veya görmezden gelinmesidir. Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı'nın sitesinde yer alan şu soru, durumun en net göstergelerinden biridir. Siteden okuyorum: "Filistin'e ihracat nasıl yapılıyor?" Filistin'in Akdeniz'de aktif bir limanı olmadığı için, Filistin'e yapılan ihracatın tamamı, Filistin Ulusal Ekonomi Bakanlığı’ndan teyit alınarak İsrail limanları üzerinden gerçekleştirilmektedir” Boykot öncesi sınırlı seviyede olan Filistin ticareti, sözde boykot sonrası Filistin adına açılan beyannameler ile İsrail limanları üzerinden yapılmaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi Ekim 2024 ihracat verilerine göre, Türkiye–Filistin Ticareti sözde boykot sonrası yüzde 672 artış göstermektedir. Peki, soruyoruz, insanlar açlıktan ölürken insani yardıma müsaade etmeyen İsrail, Filistinlilerin ticaretine mi müsaade ediyor? Filistin’in 1 limanı var Gazze’de ve 1967’den beri kapalı. İtiraf ettikleri üzere İsrail limanları üzerinden ticaret yapılarak kimleri zengin ediyorsunuz? Kimlerin ne ihtiyacını karşılıyorsunuz? Önümüzdeki günlerde AKP’nin yalan ve iki yüzlüğünü ortaya koyan “AKP’nin İsrail ile Savaş Ticareti” dosyasını açıklayacağız. Kalem kalem ortaya hangi malların, hangi gemiler ile İsrail’e götürülmeye devam edildiğini fotoğraflarını koyarak göstereceğiz. O GECE YSK’NIN ÖNÜNDE OLAN TEK SİYASETÇİ BENDİM Değerli Zafer Partililer,   Stalin’in muhalifleri yolladığı Gulag’lar vardı, toplama kampları. Hitler’in muhalifleri yolladığı Konzentrationslager denilen toplama kampları vardı. Silivri, Saray rejiminin Gulag’ıdır. Silivri, Saray rejiminin Konzentrationslager’ı, toplama kampıdır. Elektronik seçim uygulamasına geçilmesi konusunu gündeme getiren Yüksek Seçim Kurulu’na güven duymadığını açıklayan Nasuh Mahruki tutuklandı. YSK’ya nasıl güvenelim? YSK’a 16 Nisan 2017’de Anayasayı çiğneyerek, TBMM’nin yasa yapma hakkını gasp ederek mühürsüz oyları geçerli saymadı mı? Cumhurbaşkanlığı rejimi kirli bir referandum ile kurulmuştur.   Değerli Zafer Partililer, O gece YSK’nın önünde olan tek siyasetçi bendim. YSK başkanının odasına girip “Anayasayı çiğniyorsunuz” diye haykıran siyasetçi bendim. Ne Kemal Kılıçdaroğlu orada idi ne Meral Akşener! Kemal Kılıçdaroğlu, YSK’ya giden yollara silahlı adamlar yerleştirdikleri için gitmedik açıklamasını yaptı. Anayasayı savunma görevini anayasa yurttaşlara vermiştir. Silahlı adamlardan korkanlar ile anayasal düzen savunulamaz. ZAFER PARTİSİ KENDİSİNE VERİLEN HER OYUN HAKKINI FAZLASI İLE VERİYOR Değerli Zafer Partililer, Anayasayı savunmayanlar, halkın taleplerini gündeme taşımayanlar, Atatürk düşmanlarını partilerine doldurup milletvekili yapanlar, Ergenekon kumpasçılarını meclise sokanlar bir de kalkıp Zafer Partisi’ne oy vermeyi boşa gider diyorlar. 2002’den beri size verilen oylar doluya gitti mi ki Zafer Partisine verilen oylar boşa gitsin. Zafer Partisi kendisine verilen her oyun hakkını fazlası ile veriyor. Zafer Partisi TBMM’de temsil edilmemesine rağmen edilen muhalefet partilerinin hepsinden daha etkili muhalefet yapıyor. Bundan dolayı da Zafer Partisine oy veren seçmenin yüzde 95’i tekrar oy vereceğini açıklıyor. Bu parti sadakatindeki en yüksek orandır.    ÜLKEMİZİN BÜTÜN SORUNLARINI ÇÖZECEĞİZ. YAŞANAN KRİZLERİ AŞACAĞIZ Değerli Zafer Partililer, Bütün bu ağır sorunlara rağmen geleceğe ümitle bakıyoruz. Biz Mete Han’ın askerleriyiz. Biz Atilla’nın askerleriyiz. Biz Bumin Kağan’ın askerleriyiz. Biz Alparslan’ın askerleriyiz. Biz Fatih’in askerleriyiz. Ve çünkü biz Gazi Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Ümidimizi kaybetmemeyi “Umutsuz durum yoktur. Umutsuz adam vardır” diyen Atatürk’ten öğrendik.   Ülkemizin bütün sorunlarını çözeceğiz. Yaşanan krizleri aşacağız. Evet büyük bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Türkiye 1970’lerin sonunda başlayan küreselleşme sürecini en kötü performans ile değerlendiren ülkelerin başında geliyor. Çin, küreselleşmeyi, “süper güç oluş” için değerlendirirken, Türkiye özellikle son 20 yılda büyük bir ekonomik gerileme yaşadı. 2002’de dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türk ekonomisi 2024’de 23. Sıraya geriledi. AKP ekonomisi rant, talan, enflasyon ekonomisidir. Yaşanan krizden ülkemizi çıkaracak bir programda öneremiyorlar. Amaç halkı daha da fakirleştirecek finans politikaları ile günü kurtarmak.   Muhalefet partisi olarak görülen partilerin ekonomi programlarının da AKP’nin 2002’den bu yana uyguladığı neoliberal programlardan bir farkı yok. Kanıtı bu partilerin programları.   Ülkemizin yaşanan büyük ekonomik krizi aşması rant ekonomisinden üretim ekonomisine, israftan tasarrufa ve tarımda ve sanayi de planlı üretime geçmesine bağlı.  Türkiye’nin rampayı aşması ve ekonomik bir sıçrama yapması için gereken; “Küreselleşme ve Ekonomik Zafer” programını Zafer Partisi ortaya koydu. Kongremizden hemen sonra bu programımızı Türk Halkı ile paylaşacağız.   Bu program neoliberal ekonomik programlardan kökten farklı, Türkiye’nin özgün koşullarını dikkate alarak tasarlanmış bir ekonomik kalkınma programıdır. Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız. Planlı ekonomik yatırımlar çerçevesinde stratejik sektörlerde gerek devlet yatırımlarını gerek özel sektör yatırımlarını destekleyeceğiz. Yatırımları yurt sathına yayacağız. 4 Bölge 4 Deniz Projesi ile dört yeni Marmara Bölgesi kuracağız. İstanbul’u, İstanbul 3.0 programı ile bir yandan hızla depreme karşı hazırlarken diğer yandan yüksek teknoloji merkezi haline getireceğiz. Lojistik sistemini demiryollarına aktaracağız ve demiryollarını liman kentlerimiz ile eklemleyeceğiz. Türkiye yüksek teknoloji üretecek şekilde eğitim sistemini ve insan kaynaklarını yeniden örgütleyecek. Tekno Parkları tekrar düzenleyeceğiz ve bütün Anadolu’ya yayacağız.  Hollanda’ya yazılımcı ihraç ediyor, yerine Suriye, Pakistan ve Afganistan’dan kendi dilinde okuma yazma bilmeyen maceracılar alıyoruz. Bu maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız. Ve yazılımcılarımızı, doktorlarımızı Zafer Havayolları ile geri getireceğiz. Zafer Partisi iktidarında, Türkiye, bu modeli uygulayarak bilim ve eğitimin ışığında, kalkınan, üreten ve ürettiğini adil paylaşan, mutlu, müreffeh insanların ülkesi olacak. SOKAKLARA MAHALLELERE ÇETELER DEĞİL, TÜRK DEVLETİ HÂKİM OLACAK Değerli Zafer Partililer, Zafer Partisi Tertemiz Türkiye projesi ile uyuşturucu yasa dışı bahis ve sanal kumarı Türkiye'nin gündeminden sert bir mücadele ile sileceğiz. Sokaklara mahallelere çeteler değil, Türk Devleti hâkim olacak. Sokaklarda kadınlar genç kızlar güven içinde yürürken suçluların ensesinde devletin nefesi ve yumruğu olacak. Türk devleti sınırlara şehirlere sokaklara mahallelere geri dönecektir. Değerli kadınlar, Zafer Partisi iktidarı sizin güvenliğinizin sağlandığı iktidar olacak. Size söz veriyoruz. İstiklal Caddesi’nde sabaha karşı güven içinde yürüyeceğiniz, karşıdan gelen erkeklerin size sadece “İyi geceler hanımefendi” diyebileceği bir Türkiye’yi kurabiliriz. Ancak bunun için sizin desteğinize ihtiyacımız var. Zafer Partisi’ne destek olun, sizin için ve çocuklarınız için güvenli bir Türkiye kuralım. Sevgili anneler, Sadece uyuşturucu çeteleri ile mücadele etmeyeceğiz. Uyuşturucuya bulaşmış çocuklarımızı uyuşturucunun pençesinden kurtaracak ve onları size, ailelerine sağlıklı, topluma faydalı bireyler olarak geri vereceğiz. Bırakın artık sizin en önemli sorunlarınız ile ilgilenmeyen sistem partilerini… Sağlıklı ve güven içinde büyüyecek çocuklarınız için Zafer Partisi’ne destek olun. Sevgili anneler, Çocuklarınızı uyuşturucu, kumar, yasadışı bahis gibi suçların endişesini taşımadan güven için okula, sokağa yollamak istiyorsanız, çocuklarınızın eğitim kalitesi yüksek devlet okullarına yollayabilmek istiyorsanız Zafer Partisi’ne oy verin. Değerli Zafer Partililer, Zafer Partisi kurulduğu günden itibaren Rize/İkizdere’de, Erzincan/İliç’te, Kayseri/Develi’de, İzmir/Seferihisar’da, Muğla/Bodrum ve Milas’ta çevre tahribatına karşı verilen mücadelede en ön saftaydı. Bize,” Zafer Partisi sadece sığınmacılar meselesine odaklanmış” diyenleri bu bölgelerde yeşil vatan savunmasında göremedik. Türk yurdunu yabancı maden şirketlerine zehirleten, madenlerimizi yabancı firmalara talan ettiren bütün anlaşmaları iptal ederek yeni bir milli madencilik politikası yaşama geçireceğiz. Türkiye’nin azalan ormanlarını ve kuruyan göllerini tekrar canlandırmak için Yeşil Vatan Projesini yaşama geçireceğiz.    EĞİTİM SİSTEMİMİZİ DE ANAOKULUNDAN ÜNİVERSİTEYE YENİDEN YAPILANDIRACAĞIZ Değerli Zafer Partililer, AKP’li yıllarda her geçen gün kalitesi düşen eğitim sistemimizi de anaokulundan üniversiteye yeniden yapılandıracağız. Tarikat ve cemaatlerin çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız. Eğitimde kamucu politikalar izleyeceğiz. Köy okullarını tekrar açacağız. Anne ve babaları iyi eğitim için çocuklarını özel okullara yollama külfetinden kurtaracağız. İmam Hatip Okullarının sayısını ideolojiye göre değil ihtiyaca göre belirleyeceğiz. Meslek liselerinin sayısını ve kalitesini artıracağız. Nüfusu uygun olan her ilçemizde fen lisesi açacağız. Üniversitelerin eğitim kalitesini yükseltirken, bazı üniversiteleri kapatarak, meslek liselerine dönüştüreceğiz.  ZAFER PARTİSİ OLARAK TARİKAT VE CEMAATLERİN DEVLETTEKİ ETKİNLİĞİ VE İŞGALİNE SON VERECEĞİZ Değerli Zafer Partililer, AKP devletimizin kurumsal yapısını tahrip etmiştir. Devlet kurumlarını tarikat ve cemaatlere paylaştırmıştır. Kendi ifadeleri ile tarikat ve cemaatler devlete paralel devlet kurmasının önünü açmıştır. FETÖ gitti diye paralel devletler ortadan kalkmamıştır. Bugün de başka paralel devletler vardır. Bu durum 1000’lerce yıllık Türk devlet geleneğine aykırıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri tarikat ve cemaatlerin saldırılarından ötürü çok ağır darbeler almıştır. Bu tarikat ve cemaat mensuplarının asker olarak bir kıymeti harbiyesi de yoktur. Çünkü bunlar korkaktır. Bunlar savaşçı değil pusucudur. Çünkü bunlar operasyona çıkmamak için hasta kâğıdı yazdıranlardır. Bunlar ile vatan savunulamaz. AKP iktidarının FETÖ’cü olduğunu bile bile kurmay subay, general yaptığı alçaklar bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemek için Türk askerine, polisine, halkına silah sıkmış, gazi meclisi bombalamış, PKK ile iş birliği yapmıştır. Yarın başka tarikat ve cemaatlerin Türkiye’ye aynı ihaneti yapmayacağının hiçbir güvencesi yoktur. Bundan dolayı Zafer Partisi olarak tarikat ve cemaatlerin devletteki etkinliği ve işgaline son vereceğiz. Türk devletini Türk Milletine geri vereceğiz. Çelik Miğfer Projesi ile Türk ordusunu hızla etkin savaş gücüne dönüştürüp, kurumsal yapısını organize edeceğiz. Kuvvet Komutanları Genelkurmay Başkanına bağlanacak. Jandarma Genel Komutanlığı TSK’nın parçası olacak, jandarma alaylarına sancakları iade edilecek. GATA ve askeri hastaneler tekrar açılacak. Askeri yargı tekrar kurulacak. Kuleli, Deniz Lisesi, Hava lisesi tekrar açılacak. Dünyanın 3. Dünya Savaşı’nın çevresinde dolaştığı bugünlerde TSK’nın savaş hazırlıklarını tamamlaması için çok hızlı adımlar atacağız.    HAYATINI KONFORLU YAŞAMAK İSTEYEN ZAFER PARTİSİ’NDE VATAN SAVUNMASI YAPMASIN Değerli Arkadaşlar, Değerli Zafer Partililer, Zafer Partisi teşkilat mensupları, Zafer emektir. Emeksiz Zafer kazanılamaz. Zafer fedakarlıktır. Fedakârlık yapmadan Zafer’e ulaşamayız. Zafer mücadeledir. Mücadele etmeden Zafer elde edilemez. Zafer Partisi ancak emek, fedakârlık ve mücadele etmeye kararlı kadroların varlığı ile Türk Milletine yönelik alçakça saldırıları durdurup, Türk Milleti’ni tekrar zafere ulaştırabilir. Zafer Partililer bir hususu asla akıllarından çıkarmamalıdır. Zafer Partisi, siyasal rant, makam mevkii mücadelesinin verildiği bir sistem partisi değildir. Zafer Partisi gerçek idealistlerin Türk Milletinin hukuku, egemenliği, refah ve güvenliği için mücadele ettikleri bir partidir. Makam, mevkii, rant kavgası verilen bir partide işi yoktur. Yan gelip yatanların, başkasının emeği üzerinden siyasal kariyer inşa etmek isteyenlerin bu partide işi yoktur. Zafer Partisi emek verecek, alın teri akıtacak, uykusuz kalacak, koşacak, koşturacak, fedakârlık yapacak teşkilatlar ile ancak zafere ulaşabilir, Türk milletinin zaferini kazanabilir. Teşkilatçılık, halkı ile iç içe olmayı gerektirir. Teşkilatçılık bulunduğun ilin, ilçenin, mahallenin dertlerini çözümleri ile tamamlamayı gerektirir. Teşkilatçılık halka dokunmayı, sorunlarını dinlemeyi, halka umut vermeyi, çözüm yolu göstermeyi gerektirir. Teşkilatçılık sokakta, pazarda, tarlada halkı örgütlemek, Zafer Partisi’ne kazandırmaktır. Teşkilatçılık halkı severek, halka ve halkın düşüncelerine saygı duyarak olur. Siz halkı severseniz halk da sizi sevecektir. Halka yukarıdan bakarak teşkilatçılık yapılamaz. Sokaklarda yürümeyen, teyzelere amcalara, ninelere, dedelere hatır sormayan Zafer Partisi yöneticisi istemiyorum. Makamlar hiçbirimizi yükseltmez, yüceltmez. Makamları yükseltecek ve yüceltecek olanlar sizlersiniz. Bu ise çalışmak ve halkın sevgisini, güvenini kazanmakla olur. Türkiye 2028 öncesinde tekrar genel seçimlere gidecek. Bu kongre sonrasında bir saat gibi çalışan teşkilatlar istiyorum. İl ve İlçe teşkilatlarımızı sokakta istiyorum. Her sandık başına bugünden kimi koyacaklarını belirlemelerini istiyorum. Gerçekten Zafer istiyorsak kaybedecek 1 günümüz, 1 saatimiz, 1 dakikamız yok. Her dakika bizim için değerli. Genel başkandan sonra kalkan ve genel başkandan erken yatan il başkanı, ilçe başkanı istemiyorum. Vatandaşın telefonlarına dönmeyen genel başkan yardımcısı, GİK üyesi, başdanışman, il ve ilçe başkanı istemiyorum. Vatandaşa döneceksiniz. Sorularına cevap vereceksiniz. Sorunları ile çözemeseniz bile ilgileneceksiniz. Hayatını konforlu yaşamak isteyen Zafer Partisi’nde vatan savunması yapmasın ve vatan savunması konforlu hayat sürerek yapılmaz. Bazı genel başkanlar konforlu siyaset vaat ediyorlar. Ben Zafer Partililere ancak zorluk, mücadele ve Zafer vaat ediyorum. Zafer Partisi’nin amacı yüzde 7’yi geçmek ve TBMM’de partilerden bir parti olmak değildir. Zafer Partisi’nin hedefi Türkiye’yi yönetmektir.  Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetecek demokratik desteği almak. Bu amaca uygun çalışmalıyız ve çalışacağız. Ve sözlerimi Türkiye için samimi endişe duyan, anne ve babalarımızdan devraldığımız Atatürk’ün mirasını çocuklarımıza devredebilme konusunda korkuları olan, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için endişe duyan bütün yurttaşlarımıza, Atatürkçülere, Türk milliyetçilerine, ülkücülere, özetle bütün vatanseverlere seslenerek bitirmek istiyorum.      Eğer biz bir araya gelebilirsek daha güçlüyüz. Aramızda bazı konularda fikir ayrılıkları olabilir. Hepimiz geçmişte birbirimizin hata yaptığı hususları bulabiliriz. Her konuda hemfikir olmamız şart değil. Ancak Atatürk Cumhuriyeti’ni göz bebeğimiz gibi korumak konusunda mutabık isek bir araya gelerek daha güçlü olduğumuzu göstermeliyiz.    Zafer Partisi 28 aydır çok sert bir mücadeleyi başarı ile veriyor. Hatalarımız oldu mu? Tabii oldu. Farkında olduğumuz hatalarımız oldu hata olduğunun farkında olmadığımız hatalarımız da vardır muhakkak. Önümüzdeki süreçte başka hatalarımız da olacaktır. Ancak Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliğinden taviz vermeyeceğimizden emin olabilirsiniz. Sayıları 14 milyona yaklaşan sığınmacı ve kaçağı vatanlarına geri yollayacağımızdan emin olabilirsiniz. Türk devletini Türk Milleti’ne geri vereceğimizden emin olabilirsiniz. Çalmayacağımızdan, çaldırmayacağımızdan ama çalışacağımızdan emin olabilirsiniz.    SİZE BAŞARI, MAKAM, İHALE VAAT ETMİYORUZ. MÜCADELE VAAT EDİYORUZ. İKTİDAR OLUNCA SİZE İHALE TORPİL VAAT ETMİYORUM.  Zafer Partisi olarak ülkemize yönelik tehditleri ve ülkemizin önündeki değerli fırsatları bilen, tehditleri aşacak çözümleri geliştiren, fırsatları uygun şekilde değerlendirecek çok kıymeti kadrolarımız var. Ancak büyük eksiklerimiz de var. Ve en büyük eksiğimiz değişik nedenler ile hala bu mücadeleye katılmamış olan sizlersiniz.    Burada size ve sizin şahsınızda tüm Türk milliyetçilerine, Atatürkçülere, vatanseverlere sesleniyorum. Zafer Partisi’ne katılmak için daha ne bekliyorsunuz? Güzel Türkiye'nin ve Zafer Partisi’nin sizlere ihtiyacı var.   Zafer Partisinin sizin fikirlerinize, enerjinize, tecrübenize, millet sevginize, mücadele gücünüze ihtiyacı var. Zafer Partisi, başlayan ve önümüzdeki yıllarda yoğunlaşacak olan mücadelenin bayraktarı olan partidir. Bana ve partiye karşı eleştirileriniz olabilir. Sorularınız olabilir. Tereddütleriniz olabilir. Gelin bunları da konuşalım.  “Ümit Özdağ kendini çok beğenir” diyenler olabilir. Dünya tarihinde kendini beğenmeyen genel başkan var mı acaba? “Ümit Özdağ ile anlaşmak zordur” diyebilirler. Belki doğrudur ancak Türk Milleti ve Türk Devleti’nin menfaatlerini savunmak konusunda benimle anlaşmak dünyanın en kolay işidir. Her konuda bizim görüşlerimizi paylaşıyor olmayabilirsiniz. Ancak gittiğiniz gidebileceğiniz başka hangi partide %100 her şey sizin istediğiniz gibi mi olacak? Sizleri Zafer Partisine fikirlerinizle, eleştirilerinizle ve projeleriniz ile davet ediyoruz. Bazı arkadaşlarımız ise üşengeçlik, tembellik, korkaklık yapıp gelmeyebilirler.  Bazıları hiç kimseyi beğenmeyip müşkülpesentlik yapıp gelmeyebilirler. Biz Zafer Partililer olarak bu yola devam edeceğiz.
Türk Siyasetindeki yükselen değer Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ partisinin 2. Olağan büyük kongresinde çok önemli açıklamalarda bulundu, Özdağ'ın konuşmasının tamamını hem yazılı hem de video olarak okuyucularımıza sunuyoruz.

Çok değerli misafirlerimiz, çok değerli Zafer Partililer, çok değerli Türk gençleri, çok değerli Mustafa Kemal’in askerleri, Zafer partisinin 2. Olağan büyük kongresine hoş geldiniz.

Görev emrini Atatürk’ten alanlar hoş geldiniz. Geleceğe ümitle bakanlar hoş geldiniz. Zafer Partisi adına hepinizi sevgi, muhabbet ve saygı ile selamlıyorum.

Bu Kongre, 8000 TL ile 12.500 TL arasında bir ölüm maaşı ile yaşama tutunmaya çalışanların emekli dul ve yetimlerin kongresidir. Bu kongre asgari ücretle çalıştığı işine sabahın köründe tıklım tıklım dolu otobüs ile metrobüs ile giden, öğlen şirketin verdiği yemekte çıkan elmayı, portakalı evine çocuğuna, hanımına götüren emekçilerin kongresidir.

Bu kongre her hafta semt pazarına gidip esnaf esnaf dolaşıp en ucuz meyve ve sebzeyi bulmaya çalışan ve elindeki filenin yarısını bile dolduramadan eve dönen ve ne yapabileceğini kara kara düşünen sevgili annelerin kongresidir.

Bu kongre aldığı malı sattığı zaman yerine yenisini koyamayan vergi yükü altında, maliye baskısı altında inleyen, her geçen gün siftahını yapmakta zorlanan ekonominin kan damarları olan esnaf kardeşlerim kongresidir.

Bu kongre büyük şehir yasası ile köyü mahalle olan, üretimden koparılan hakkı olan desteği alamayan, ithalat lobilerinin kontrolüne girmiş bir bakanlık tarafından yalnız bırakılan ve her geçen gün biraz daha ümitsizliğe sürüklenen çiftçi kardeşlerimin kongresidir.

Bu kongre ülkesine 2011 sonrasında dünya tarihinin yaşadığı en büyük göçlerden birisi ile ülkeyi yönetenler tarafından milyonlarca sığınmacı ve kaçağın sokularak ülkesi adeta işgal ettirilen, kaynakları israf ettirilen Türk halkının kongresidir.

Bu kongre gelecek ümitleri ellerinden alınan, hak edenlerin değil dayısı olanların işe alındığı bir sistemde emeği ile ekmeğini kazanma umudunu yitiren, geleceğini yurt dışında arayan sevgili genç kardeşlerimin kongresidir.

Bu kongre kutlu vatanın dağlarında yıllardan bu yana milletimize emperyalizm adına katliam eden terör örgütü ile mücadele eden kahraman askerlerimiz, aziz şehitlerimizin asil aileleri, sevgili gazilerimiz ve Mustafa Kemalin askerleri olan sevgili teğmenlerimiz, üsteğmenlerimiz, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve generallerimiz kongresidir.

Bu kongre Türk Milleti’nin kongresidir. Bu kongre Amasya, Erzurum, Sivas kongresinin devamı olan kongredir.

Bu kongre Barzani’ye selam çakan kongrelere benzemez.

Bu kongre Demirtaş’a Öcalan’a selam çakan kongrelere benzemez.

Bu kongreden işçiye, esnafa, köylüye, gençliğe ve Mustafa Kemal’in askerlerine selam çıkar.

Bu kongreden “Yahudi Cesaret ödülü” ve İsrail ile ticaret çıkmaz.

Bu kongreden Washington ve Brüksel’in şefaatine sığınma çıkmaz.

Bu kongreden deve sidiği içenler ile ve dinler arası diyalogculara paralel devlet kurdurma çıkmaz.

Bu Kongreden hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyenler çıkmaz.

Zafer Kongresinden “Türklük kaderim, İslamiyet seçimim” diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin Yesi’den fırlattığı yanan ağacın düştüğü Bektaş Veli Türbesinin önündeki karadut ağacından yükselen Anadolu’da Türk milletinin egemenliği çıkar.

Hepinize tek Türk Milletinin Zaferine giden kongremize hoş geldiniz diyorum.

ATATÜRK’TEN TAVİZ VERMEDEN SİYASET YAPILABİLECEĞİNİ GÖSTERDİK

Değerli Zafer Partililer,

Partimizin kuruluşunun üzerinden 28 ay geçti. 28 ay önce partimizi kurduğumuzda bize “Türkiye’de 120 parti var. Size ne gerek var” dediler. Partimizi kurduğumuz zaman bize “Bir tek sığınmacılar politikası ile bir yere varılamaz” dediler.

Sonra bize “Irkçı, faşist, Arap düşmanı, İslam düşmanı” diye saldırdılar. Kumpaslar kurdular, arkadaşlarımıza baskılar yaptılar. Kumpasları yıktık, baskıları aştık. Bazı arkadaşlarımızı hapse attılar. Hapislerden çıktık. Medyada ambargolar uyguladılar. Ambargoları sosyal medya ile aştık.

Anayasal haklarımızı ihlal edip Hatay’a sokmadılar, direndik girdik. Televizyondan küfrettiler. İçişleri Bakanlığına gittik, dışarı çıkmaya cesaret edemediler.

En ağır şartlarda iki büyük seçime girdik. Ciddi hiçbir kaynağımız olmadan 1 milyon 200 binin üzerinde oy aldık. Yerel seçimlerde genel seçimlere göre çok zor olmasına rağmen oyumuzu artırdık.  Yerel seçimlerden sonra durmadık. Mücadeleye devam ettik. Gerçek muhalefeti halk içinde halkla beraber yaptık.

Konuşulması istenmeyen sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi olarak herkese kabul ettirdik.

Neoliberal ekonomik model dışında ekonomik modellerin olduğunu hatırlattık.

Uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahis konusunu siyasetin gündemine çözüm önerilerimiz ile taşıdık.

Atatürk’ten taviz vermeden siyaset yapılabileceğini gösterdik.

Terör örgütlerine taviz vermedik, verenleri affetmedik.

Ve Zafer Partisi bu mücadele sayesinde bugün artık herkesin itiraf etmek zorunda kaldığı gibi yükseliyor. Hem de sistemli ve hızlı bir şekilde yükseliyor.

Sevgili Zafer Partililer,

Hepinize bu 28 ayda verdiğiniz değerli mücadele için teşekkür ediyorum. Ve Sizleri çok zor şartlarda verdiğiniz bu mücadele için tebrik ediyorum.

2. Olağan Kongremiz sonrasında Zafer Partisi daha da güçlenen kadroları ile yeni ve büyük bir atılım gerçekleştirecektir.

Değerli misafirler,

Değerli Zafer Partililer,

Ülkemizin dört krizin pençesinde bir girdaba doğru sürüklendiği bir buhran, fetret döneminden geçtiği günlerde yaşıyoruz.

AKP iktidarında General savunmakla sorumlu olduğu sınırdan para karşılığı insan kaçırıyor. Pantolon hırsızı orgeneral yapılıyor. Takke takan amirallere bir şey yapılmazken Mustafa Kemal’in teğmenleri ise ihraç edilmek isteniyor.

Narkotik polisi eroin kaçırıyor. Narkotik polisinin mensup olduğu çetenin lideri ise savcı çıkıyor. İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı HSYK’ya hâkim ve savcıları rüşvet aldıkları iddiası ile suçlayanlara mektup yazıyor.

Milletvekili kaçak sigara ticareti yapıyor. Milletvekilleri altın kaçakçılığı yapıyorlar. Milletvekilinin oğlu eroin kaçakçılığından tutuklanıyor. Organize suç örgütleri endeksinde Türkiye Avrupa’da lider.

İstanbul’da 10 büyük çetede yaşları 15-25 arasında olan 100 tetikçi var. Suç örgütleri polise kafa tutacak kadar kendilerini güçlü hissediyorlar. İstanbul’da son 12 ayda polise 26 silahlı mukavemet ediliyor. 5 kişi ölüyor.

Doktor ve hemşirelerin olduğu bir çete günde 900 TL fazla ödeme almak için hasta olmayan bebekleri küvöze koyduruyor. 20 bebek ölüyor. Bu da henüz bilinen sayı. Gerçek sayı çok daha fazla ise kimse şaşırmayacak.

Soruşturmayı yöneten Cumhuriyet savcısı suçlular tarafından makamında tehdit edilebiliyor.

Özetle Saray rejimi ülkemize bir devlet krizi yaşatıyor.

  

TÜRK HALKI FAKİRLEŞİYOR

Değerli misafirler,

Değerli Zafer Partililer,

Son 5 yılda dar gelirlilerinin milli gelirden aldıkları pay düşüyor. TUİK rakamlarına göre bile zengin zenginleşiyor, fakir fakirleşiyor.

Enflasyon yükseliyor, işsizlik tırmanıyor. 2002 yılında 1 TL 9,5 Bulgar levası iken 2024 yılında 1 Bulgar levası 18,50 TL. Bulgaristan'a karşı 175,75 kat değer kaybı.

16 milyon emekli, dul, yetim 12.500 TL ile geçinmeye çalışıyor, olmuyor. 2002 yılında Emekli maaşı ile 8 çeyrek altın alınırken 2024 yılında Emekli maaşı ile 2.5 çeyrek altın alınıyor.

2024 Ocak ayında 17.002 TL olan asgari ücret, artan yaşam maliyetleri ile Aralık ayında 10.750 TL ye denk geliyor. Ocak ayına göre asgari ücret %36,7 değer kaybetmiş.  

2002 yılında asgari ücret; 8 çeyrek altın, 2024 yılında 3.5 çeyrek altın 2002 yılında en düşük memur maaşı 14 çeyrek altın alınırken 2024 yılında en düşük memur maaşı ile ancak 7.5 çeyrek altın alınıyor.

Türk halkı fakirleşiyor. 2002 yılında ev sahipliği oranı %73,1. 2023 yılında ev sahipliği oranı %56,1’e düşmüş durumda. Sanayi üretimi düşüyor. Tarımsal üretim düşüyor. Dış borçlar artıyor.

Saray ekonomimizi sıcak paracılar ile çeviriyor. Ve Saray inanılmaz faizler ödeyerek borç buluyor. Saray 10 yıllık kamu tahvillerine yüzde 27,8 faiz veriyor. Savaşta olan Rusya ise yüzde 16,3, ABD ise sadece yüzde 3,96.

Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında yüzde 62 ile birinciyiz. Çünkü bu ülkede fazladan 13-14 milyon insan yiyor, içiyor, kirletiyor, tüketiyor.

Yandaş İnşaat şirketleri, holdingler vergi afları, muafiyetler ile kollanıyor. 2002’den buyana 13 kez çıkarılan vergi affı ile yandaş şirketler vergi vermekten kurtarılıyor. 2023 yılında 1 triyon 100 milyar TL vergi kaybımız olmuştur.

2022-2023 yılında Kur Korumalı Mevduat sahipleri 1 trilyon 235 milyar TL faiz kazancı elde ettiler ve hiç vergi vermediler.

Ama bebek maması alan asgari ücretli vergi veriyor. Vatandaş ekonomik krizin pençesinde açlık ile mücadele ediyor. Vatandaş açlıkla mücadele ederken zenginler zenginleşmeye devam ediyor.

2003-2034 yılları arasında zenginler yüzde 1708 zenginleşmişler. Dolar milyonerlerinin oranı önümüzdeki 5 yılda yüzde 43 artacakmış. Bu kahrolası sömürü düzeni yıkılmalıdır.

  

GENÇ KIZLAR, KADINLAR SOKAĞA ÇIKMAK İSTEMİYOR

Değerli misafirler,

Değerli Zafer Partililer,

Sevgili Türkiye’miz sessiz bir istilaya uğruyor. 13-14 milyon sığınmacı ve kaçak ülkemize dolmuş durumda. 5 Milyon sığınmacı Suriyeli+2 milyon kaçak Suriyeli var. En az 2.,5 milyon Suriyeliye vatandaşlık verildi. Kalırlar ise 2040’da nüfusları 21 milyon olacak.

Amerika tarafından eğitilmiş yüzbinlerce Afgan askeri Türkiye’ye girdi. 2 milyon Afrikalı ve 2 milyon Rus, Ukran, İranlı, Paki ve diğerleri… Her gün sınırlarımızdan kaçak giren sayısı 1000-1250 kişi. Sınırlar güvensiz, sokaklar güvensiz, çeteler şımardı.

Genç kızlar, kadınlar sokağa çıkmak istemiyor. Çünkü korkuyorlar ve korkmakta haklılar. 36 Türk vatandaşı yurdumuzun değişik yerlerinde bu ülkeye sığınmacı, misafir olarak kabul ettiğimiz insanlar tarafından öldürüldü.

Ülkemiz demografik bir işgal altında.

UYUŞTURUCU, KUMAR, SANAL BAHİS. AİLELER PARÇALANIYOR

Değerli Zafer Partililer,

Değerli misafirler,

Ülkemizin 13-14 milyon sığınmacı ve kaçağın oluşturduğu demografik işgal kadar, yaşanan ekonomik kriz kadar büyük sorunu uyuşturucu yasa dışı bahis ve sanal kumar ile beslenen organize suç patlamalarıdır.

Bu alanların ortaya çıkardığı büyük paralar ülkemize Asya, Afrika ve Avrupa'dan akan yasadışı unsurlar Türkiye'yi adeta bir organize suç merkezi haline getirmektedir sokaklarda devlet yok, kadınlar sokaklarda otobüslerde metrobüslerde metrolarda korku içinde eve ve işe gidiyorlar.

Uyuşturucu artık Erzurum'un dağ köyündeki çoban tarafından da Gaziantep'te ortaokul öğrencisi tarafından da kullanılıyor. Gençliğimizi elimizden alınıyor. Sadece uyuşturucu ile değil yasadışı bahis ve sanal kumar ile de toplumumuza yönelik çok ağır bir saldırı var. Aileler parçalanıyor.

ANAYASAMIZIN 66. MADDESİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR

Değerli Zafer partililer,

Değerli misafirler,

Ülkemizin gerçek gündemi halkımızı her geçen gün daha fazla fakirleştiren Saray’ın ekonomik politikalardır. Saray, dar gelirlinin, emekli, dul ve yetimin, çiftçinin yanında değil. Saray Türk gençlerinin yanında değil.

Saray zenginlerin iktidarı.

Saray faiz lobilerinin iktidarı,

Saray 5’li çetenin iktidarı.

Bugün ülkemizin gerçek gündemi ekonomik krizi daha da ağırlaştıran, kira fiyatlarının, konut fiyatlarının, gıda fiyatlarının, vergilerin artmasına neden olan sığınmacılar politikasıdır.

Ülkemizin gerçek sıkıntısı organize suç çetelerinin uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahisle Türk gençliğinin ve ailelerinin kanını emmeleri, Türk toplumunu adeta çürütmelerdir.

Bu sorunları çözemeyen Erdoğan-Bahçeli ittifakı aniden Türkiye’nin gündemine Öcalan’ın affı ve yeni bir açılım sürecini geçirmiştir. Bahçeli, terörist Öcalan’ı Gazi Meclis’te konuşmaya davet edince el yükselten Özgür Özel “Kürtler kendilerini eşit hissedeceği bir devlet vaat” etmiştir.

Abdullah Öcalan adlı teröristi gazi Meclis'e getirmek milli birliği sağlamaz, aksine Türk Milleti'ne, Türk Devletine hakarettir. Türk Milleti'nde öyle bir travma yaratır ki, terör örgütü yandaşlarını öyle bir şımartır ki milli birliğe en ağır darbe olur. Kim, Öcalan'ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve delalet içerisindedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk danışmanı Mehmet Uçum devreye girerek anayasadan etnik çağrışım yapan ifadelerinin çıkarılabileceğini ifade ederken, Erdoğan’da PKK’ya “silahları gömün, önünüzü açalım” demiştir.

Bu açıklamalar sonrasında Erdoğan’ın bir süre önce başlatmış olduğu Yeni Anayasa tartışmaları tekrar canlandı.    

Yine bir eşit vatandaşlık tartışması başlatıldı. Anayasamızın 66. Maddesini değiştirmeyi hedefliyorlar. Türkiye’nin Türk olan karakterine sistematik bir saldırı var.

Türk değil Türkiyeli imişiz. Millet değil ümmet imişiz. Türk değil Türkiye vatandaşı imişiz. Türk edebiyatı değil Türkiye edebiyatı imiş. Bunlar ince ihanet adımlarıdır. Türkiyeli olan dünyanın herhangi bir başka ülkesine giderse oralı olur. Portekiz’e giderse Portekizli, Cezayir’e giderse Cezayirli olur.

Bir Türk’üz ve tarih boyunca dünyanın neresine gitti isek orayı Türkiye yaptık. Başkenti Ötüken olan devletimizi adı Türk devleti idi. M. S. 1000’de Macar/Hun hanına bir gürz hediye eden Papa gürzün üzerine “Türkistan ovası kralına” diye yazmıştı. Mısır’daki devletin adı “Ed-devletül’t Türkiye” idi.   

Öcalan ve PKK anayasada Kürt kimliği olsun diyorlarmış. Eğer anayasamız bu şekilde kalırsa Kürt mağdur olurmuş.

Bazıları Kürtler kendilerini eşit hissedene kadar mücadele edeceğiz diyorlar. Devlet hisler ile değil hukuk ile yönetilir.

1984 ile 2015 yılları arasında PKK terör örgütü ile mücadele ederken ellerinde Türk bayrağı ile şehir olanların yüzde 26’sı anadili Kürtçe veya Zazaca olan vatanseverlerdi.

Önce bu şehitlerimize ve onların çocuklarına anlatın eşit olmadıklarını.   Ve sorarım size, Antalya’da, Kuşadası’nda, Bodrum’da 5 yıldızlı otellerin sahibi olan Diyarbakırlı iş adamları mı mağdur yoksa Kastamonu dağ köyündeki çiftçi mi?

Bingöllü uyuşturucu baronu mu mağdur yoksa Ağrı’da, Muğla’da, Karaman’da hayvancılık ile uğraşan yurttaşımız mı?

Değerli Zafer Partililer,

Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki yapımızdan ötürü etnik, mağduriyet içinde değildir. Anayasamızın 10. Maddesi ve 66. Maddesi anayasal ve eşit vatandaşlık ilkelerini zaten sağlamıştır.

Bugün eşit vatandaşlık diye ortaya çıkanlar, bir milli kimlik olan Türk kimliğine etnik kimlik diye savaş açanlar ülkemizi etnik fay hatları boyunca ayrıştırıp Yugoslavya gibi, Lübnan gibi, Irak gibi parçalamak isteyenlerdir.

Bu vesile ile değerli Kürt ve Zaza kardeşlerime seslenmek istiyorum,

Sizlere Zafer Partisinin selam ve sevgilerini iletiyorum.

Öncelikle kendim ve partimle ilgili bazı alçakça iftiralar ve yalanlara cevap vermek istiyorum.

KÜRT DÜŞMANI PKK VE DEM’DİR

Ümit Özdağ Kürt ve Zaza düşmanı iftirasını atıyorlar.

Ben, Azeri, Kırgız, Kazak, Özbek nasıl Türk ise Kürt ve Zaza da Türk’tür, Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır diyen bir insan olarak nasıl Kürt düşmanı, Zaza düşmanı olurum?

Kürt düşmanı, Zaza düşmanı olan emperyalizmin uşağı, Ermeni Taşnakçıların torunlarının kurduğu ve yönettiği PKK ve DEM’dir. Suriyeliler Türkiye’de kalsın diyerek Diyarbakırlı, Şırnaklı, Vanlı kardeşlerimizin işsiz kalmasını sağlayan PKK ve DEM Kürtlerin, Zazaların gerçek düşmanıdır.

Ülkemiz ne yazık ki 40 yıldır kökeninde 1915 tehcirinin intikamını almak olan kripto Taşnakçıların torunlarının olduğu PKK çetesi ve onun siyasi uzantılarının terör saldırılarında en ağır bedelleri Güneydoğu Anadolu’da sizler ödediniz.

1982’de PKK Kuzey Irak’ta ilk kurduğu komploları Ermeni ASALA terör örgütünden devralarak teröre başladı. PKK’nın 1980’li yıllarda basıp beşikteki bebelere kadar katlettiği bütün köyler 1915’te Ermeni çeteler ile savaşan köylerdi.

Siz değerli Kürt ve Zaza kardeşlerim, Korucu kardeşlerim, büyük bir vatanseverlik ile terör örgütünün alçakça saldırılarına karşı direndiniz.

Çok büyük bir bölümünüz devletimizin, milletimizin yanında yer aldınız.

Vatansever, kahraman aşiretler Cumhuriyetin kuruluşunda Şeyh Sait ve Seyyit Rıza’ya karşı devletin yanında nasıl mücadele ettiler ise 1980’ler ve 1990’larda terör örgütü ile mücadele ettiler.  Bu büyük ve değerli mücadele sonucunda terör örgütünü yendik.  

Ama sonra AKP PKK ile müzakerelere başladı, teröristleri şımarttı, devlete millete sadık vatandaşlarımızı bu şirret unsurların terbiyesiz saldırı ve baskıları karşısında yalnız bıraktı. Kıbrıs’ta devlet kurmak için 550 şehit vermiştik. Hendek teröründe birkaç ilçemizi geri almak için 700’den fazla şehit verdik.

Şimdi terörist başı Öcalan’ı İmralı’dan çıkaracaklarmış. Yine vatansever halkı DEM şirretliği ile karşı karşıya bırakacaklar. AKP Güneydoğu Anadolu’da aldığı oyu AKP oyu zannediyor. Oysa AKP Güneydoğu Anadolu’da bu ülkenin, bu milletin bölünmesine karşı olan vatanseverlerin oyunu alıyor.

Yeniden açılım, anayasa değişikliği adı altında ülkemizi bölme, milletimizi ayrıştırmayı hedefleyen bir süreç başlatılmak isteniyor. Yine milletine vatanına bayrağına sadık yurttaşlarımız, PKK ve DEM yanlılarının şirretçe saldırılarına maruz kalacaklar. Yine DEM ve PKK’nın saldırıları, psikolojik baskıları başlayacak.

 Bu alçakların amacı nedir? Onlar Türkiye’de yaşayan herkesin yasalar önünde eşit olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar. Peki, ne istiyorlar? Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve Kürt diye ikiye ayrılmasını istiyorlar.

Binlerce yıldır Avrasya steplerinde Ötüken’den Horasan’a, Horasan’dan Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya uzanan birlikteliği, yüzyıllardır evliliklerle, akrabalıklarla birbirine karışmış insanları birbirlerinden ayırmak istiyorlar. Komşulukları, iş birliklerini, aile bağlarını zedelemek, yaralamak istiyorlar. Demokrasi, İnsan hakları, bireysel hak istemiyorlar, PKK şeflerinin yöneteceği topraklarda egemenlik ve toprak istiyorlar.

Değerli misafirler,

Değerli Zafer Partililer,

Bir an için PKK’nın isteklerinin kabul edildiğini düşünelim. Nasıl bir Türkiye’de yaşarız? Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde 22 il özerk feodal Kürdistan olur.

Türkiye, Yugoslavya, Çekoslovakya, Irak gibi siyasi ve idari parçalanmış bölgelere ayrılır. Türkiye, Lübnan gibi siyasette etnik kotaların oluşturduğu bir ülke olur.

Türkiye, Irak gibi devlet görevlerinin etnisite ve mezheplere göre paylaşıldığı bir ülkeye dönüşür.

PKK ve DEM’in ve onların arkasındaki güçleri amaçları Türklerin, Kürtlerin, Zazaların mutluluğu değil. Onların amacı bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden Ortadoğu’da su kaynaklarını elinde tutan zayıf bir Kürdistan oluşturup, bu Kürdistan’ı İsrail’in müttefikini yapmak.

Bakın DEM’li bir politikacı ne diyor? Bu topraklar vaat edilmiş topraklar. Türkler geldiler bu toprakları mahvettiler. Siyonizm’in uşaklığı ancak bu kadar açık ifade edilebilir.

1980’ler ve 90’larda Yunan Ordusunun uzantısı olan PKK bugün ise YPG adı altında sınırımızdaki İsrail ordusudur. Hilal ve haçın savaşında PKK hiçbir zaman hilalin yanında değil hem Haçlıların yanında onların at uşağı olmuştur.

Sevgili Kürt ve Zaza kardeşlerim,

Bu emperyalist oyunu birlikte bozalım. Devletimizi ve milletimizi bu alçakça projeye karşı birlikte savunalım.

DEM’Lİ toprak ağaları, uyuşturucu baronları, kan tüccarları kendi bebelerini Avrupa’da, Amerika’da en iyi okullarda okuturken, sizin çocuklarınızın uyuşturucu çetelerinin eline düşmesine, dağlarda ölmelerine göz yumuyor, teşvik ediyorlar.

Değerli kardeşlerim, bu sefer yalnız değilsiniz.

ZAFER PARTİSİ sizin gerçek partiniz.

Zafer Partisi saflarında en yakın mesai arkadaşlarım arasında sayısız Kürt ve Zaza kardeşim var.

Zafer partisinde NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyen herkesin yeri var, görevi var. Gelin birlikte ülkemiz Lübnan olmasına, Irak olmasına, Yugoslavya olmasına izin vermeyelim.

TÜRK MİLLETİ ÖCALAN’IN İMRALI’DAN ÇIKMASINA İZİN VERMEZ ANCAK GEREKİRSE SİZİ DE ÖCALAN’IN YANINA İMRALI’YA KOYAR

Değerli Zafer Partililer,

Türkiye Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, Edirne’den Hakkari’ye, Kars’tan Muğla’ya uzanan coğrafyada yaşayan Büyük Türk Milleti’nin vermiş olduğu İstiklal Harbi sonucunda Türk kanı ve Türk süngüsü ile erişilen zafer sonucunda kurulmuştur.

Hiçbir terör örgütü arkasında ne kadar ne kadar büyük bir uluslararası destek olursa olsun Türk milletinin kanı ve süngüsü ile yazdığı, anayasa hükümlerini değiştirerek, Türk devletine ortak olamayacaktır.

Türk Milleti kendisini yönetenler zaaf ve zayıflık gösterseler dahi devletine ortak kabul etmeyecek, devletin yıkılarak yeni bir devlet kurulmasına izin vermeyecektir.

Günlerdir Erdoğan ve Bahçeli’nin açılım sözcüsü gibi Öcalan’ın Ankara’da yaşayacağı villadan kahkahalar atarak bahsedenleri hatırlıyorum. Türk milleti Öcalan’ın İmralı’dan çıkmasına izin vermez ancak gerekirse sizi de Öcalan’ın yanına İmralı’ya koyar.

Zafer Partisi PKK terör örgütü ile Demir Güvercin Projesi çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında terörü terörize ederek yok edecek olan bir mücadele verecektir. Bu mücadeleyi yaparken PKK’ya destek veren ülkelerin örgüt arkasındaki desteğini sonlandırmak için çok boyutlu bir çalışma yapacağız.  

TÜRK HALKI AKP'NİN EKONOMİK POLİTİKALARINDAN DOLAYI MAĞDURDUR

Değerli misafirler,

Değerli Zafer Partililer,

Ülkemizde mağdur olanlar AKP'nin yanlış politikalarından dolayı işçi köylü emekçi esnaf genç yaşlı dar gelirli Türk halkıdır.

Mağdur olan bir kilo domates almakta zorlanan ev kadınıdır. Mağdur olan doktorun yazdığı ilacın farkını ödeyemeyen işçi emeklisidir.

Mağdur olan tarlasına gübre almakta zorlanan Çiftçi, süt ineğini kesmek zorunda kalan köylüdür.

Onları mağdur eden ise AKP’dir. Onları mağdur eden 22 yılda beşli çeteye 220 milyar dolardan fazla ihale veren AKP ekonomisidir. İnsanımızı mağdur eden kar korumalı mevduata bir trilyon 295 milyar lira faiz ödeyip vergi almayan Saray rejimidir.

İnsanlarımızın mağdur eden Ferrari araç satın alandan vergi kaydı istemeyen AK Partidir. Özetle Türk halkı AKP'nin ekonomik politikalarından dolayı mağdurdur.

OSMANLI’NIN 19. YÜZYILDA BORÇ ALMAK İÇİN VERDİĞİ JEOPOLİTİK TAVİZLERE BENZER TAVİZLERİ ŞİMDİ ERDOĞAN VERİYOR

Değerli misafirler,

AK Parti dış politikada da fena şekilde sıkışmış durumda. 2015’den bu yana ABD ile Rusya, NATO ile BRİCS arasındaki alanı manevra alanı olarak kullanan Erdoğan artık manevra alanının kalmadığını görüyor. Yaşanan ekonomik krizi aşmak için Erdoğan’ın bir ekonomik planı yok. Sadece günü kurtarmaya yönelik finansal hareketler ile ekonomiyi idare etmeye çalışıyorlar.

Ve ekonomik krizin seçmen tabanını erittiğini görüyor. ABD ve Batı ambargosu devam ederse ekonomik kriz derinleşecek ve Erdoğan iktidarı kaybedecek. Erdoğan iktidarda kalmak için her şeyi yapmaya, her türlü tavizi vermeye kararlı.   Osmanlı’nın 19. Yüzyılda borç almak için verdiği jeopolitik tavizlere benzer tavizleri şimdi Erdoğan veriyor.

Tavizlerin önce Mavi Vatan’da verildiğini görüyoruz. Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunan isteklerini kabul edilme yolunda. Doğu Akdeniz’de petrol/doğalgaz arama çalışmaları durduruldu. Arama gemileri Somali açıklarına yollandı. CHP dış politika sözcüsü de Mavi Vatan’dan hikâye diye bahsedince Erdoğan’ın işi daha da kolaylaşıyor.

Kıbrıs’ta 2 bağımsız devlet tezinden vazgeçip Türkleri eritecek çözüme, federal çözüme tekrar evet dendiğini görüyoruz. Kıbrıs Rum kesiminin NATO üyeliğine yeşiL ışık yakıldığına dair söylentiler ortada dolaşıyor.

Fener Rum Patriği Heybeliada Ruhban Okulunun Türk eğitim sisteminden bağımsız şekilde açılması talimatının Erdoğan tarafından verildiğini açıkladı. Bunların hepsi Batı’ya verilen tavizlerdir.

Fakat en büyük tavizin Suriye’de verildiği anlaşılıyor. Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılan Astana Anlaşması’na göre Halep’teki muhalif ve terörist gruplar İdlip’e çekilecekti. Türkiye İdlip’e çekilen HTŞ gibi terörist grupları silahsızlandıracak ve normal muhalefete dönüştürecekti. Bu olmadı ve HTŞ ani bir saldırı ile Şam’a kadar nerede ise savaşmadan ilerledi.

Adeta 2003 Mart ayında çöken Irak ordusu gibi Suriye ordusu da savaşmadan çöktü. Sonradan Irak ordusunun nasıl Irak’ın FETÖ’sü olan Kestezani Tarikatı tarafından içeriden çökertildiğini öğrendik.

Değerli Zafer Partililer,

HTŞ’nin baskın saldırısı eğer AKP’nin bilgisi dışında ise burnunuzun dibinde neyin olup bittiğini bilmiyorsunuz demektir. Eğer HTŞ’nin saldırısı bilginiz dahilinde ise İsrail ve ABD ile ortak operasyon yapıyorsunuz demektir. Ve biz bilginiz dahilinde olduğunu biliyoruz.

HTŞ adlı yapı El Kaide’in yeni model sürümüdür. Amerikan istihbaratı, parası ve elektronik savaşı ile Suriye’de en iyi ihtimal ile üniter devletinin yıkılması ve federal/etnik/mezhepsel Suriye’nin kurulması veya belki de Suriye’nin parçalanması sürecini başlatıyor. Türkiye’de kendilerine milliyetçi diyenler “Halep’e Türk bayrağı asıldı” diye bayram ediyorlar.

Değerli Zafer Partililer,

Olanları hatırlayalım, önce İsrail, İdlip çevresindeki İran milisleri ve Hizbullah gruplarını aylarca vurarak tahrip etti. HTŞ’nin saldırısının başlamasından 6 saat önce Netanyahu Esad’ı tehdit etti. Sonra HTŞ, Amerikan askeri istihbarat ve elektronik harp desteği ile saldırıya geçti.

Hatırlayın, IŞİD, Irak’ta Kürdistan’ın daha sağlam temeller üzerine kurulması için sahaya sürüldü. Irak ordusunu hırpaladı, Barzani’nin önünü açtı ve sonra ortadan kayboldu. Sonra aynı süreci Suriye’de yaşadık.

PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyine yerleşmesi için meşrulaştırma aracı IŞİD oldu. ABD, PKK/YPG’ye sözde IŞİD’e karşı destek vermek adına geldi. IŞİD ne ise HTŞ odur.

Aşağı yukarı 20 bin kişiden oluşan HTŞ Halep, Hama, Humus üzerinden Şam’a doğru ilerledi ve girdi. Bu ilerleme devam ederken İsrail hava kuvvetleri, Şam’daki İran mevzilerini vurdu. Bir diğer ifade ile HTŞ-ABD-İsrail ortak askeri operasyonu gerçekleşti. Şimdi kongreye gelirken baktım, İsrail ordusu Golan Tepelerini aşarak Suriye’ye giriyor.

Şam rejimi düştü. Ve şimdi Suriye’de yeni iktidar ve toprak paylaşımı savaşı başlayacak. ABD tarafından eğitilen, ileri teknoloji ürünü silahlar ile donatılan on binlerce PKK/YPG’li bir yandan hiç savaşmadan Suriye ordusunun çekildiği bölgeleri ele geçiriyor, bir yandan Doğu Suriye’de Irak sınırı boyunca Davut Koridoru denilen koridor boyunca aşağı inerek, İsrail ile coğrafi olarak birleşmeye doğru ilerliyorlar. Özetle, PKK/YPG’li terör ordusu Suriye’de altın vuruşu yapmaya hazırlanıyor.

 

Değerli Zafer Partililer,

Saray rejimi ülkemizin böyle bir jeopolitik tuzağa düşmesine yol açmıştır. Siyasal ümmetçi Müslüman Kardeşler politikası Cumhuriyet tarihimizin en ağır bedel ödeten en yanlış politikası olmuştur. Türkiye’yi İran ve Rusya ile düşman cephelere yerleştirmiştir.

Önümüzdeki dönem ülkemizin Erdoğan’ın Suriye’de yaptıklarının bedellerini ödediği bir dönem olacaktır. Artık “Esad gitmeden Suriyelileri gönderemeyiz” bahanesi ortadan kalkmıştır. Zafer Partisi olarak her gün kaç Suriyelinin vatanına gittiğini takip edeceğiz.

Ancak göreceksiniz. Önce bize “Dönecekler ama gönüllü olanlar dönecek” diyecekler. Yani dönmek istemeyenler kalacak, zorla yollayamayız diyecekler.

Sonra “Durun biraz” diyecekler. “Önce bir yeni Suriye rejimi kurulsun, tam istikrar sağlansın” diyecekler.

“PKK/YPG bölgesinden gelenler dönemiyor, PKK/YPG izin vermiyor” diyecekler.

Her zaman yaptıkları gibi yanlış istatistikler yayınlayacaklar. Geçtiğimiz günlerde bir AKP’li politikası “kadınlara seçme ve seçilme hakkını Erdoğan verdi” dedi ve basın bunu yayınladı. Bunu yayınlayabilen bir yandaş basının olduğu bir ülkede Almanlar bizi kıskanırken, ülkemizde kalan Suriyeli sığınmacı sayısı 2,9 milyon diye açıklanabiliyor.

Özetle, Zafer Partisi’nin sığınmacı ve kaçaklar ile ilgili tespit ve çözüm politikaları Anadolu Kalesi projesi kapsamında yeni sorunlara da cevaplar vererek, güçlenerek devam edecek.

ZAFER PARTİSİ’NİN KONUŞMASINI ENGELLEMEK İÇİN “ETKİ AJANLIĞI YASASI” DİYE BİR KUZEY KORE YASASI HAZIRLIYORLAR

Değerli Zafer Partiler,

Dışarıda bir hatadan diğer hataya bir tavizden diğer tavize koşan Erdoğan içeride de anti demokratik baskıları artırıyor. Öcalan’a af isteyen ve ona TBMM’de konuşma hakkı vermek isteyenler diğer taraftan Türk Milletini susturmak, anayasal haklarını elinden almak için her baskıyı uyguluyorlar. Zafer Partisi’nin konuşmasını engellemek için “etki ajanlığı yasası” diye bir Kuzey Kore yasası hazırlıyorlar.

Ülkemizde yaşayan yabancılar ile ilgili araştırma yapmak, açıklama yapmak yasaklanacakmış.

Kenan Evrenleşen Erdoğan bir konuşmasında kendisini İsrail ile ticarete devam ettikleri için anayasal haklarını kullanan 9 gencimizi tutuklattı ve Silivri’ye yolladı. Ve Silivri’de bir gardiyan tutuklanan bir genç kardeşimizin baş örtüsünü yırtarak başından çıkarmış. Saray rejiminin zulmüdür bu.

Ve evet bu 9 genç doğru söylüyorlar. AKP’nin İsrail ile ticareti son hız ve artarak devam ediyor. Filistin “milli davamız” diyorlar. İsrail ordusuna çelik ihracatı dahil ihracat son hız devam ediyor. “İsrail’e düşmanız” diyorlar, bakanlık ve genel kurmayların dijital savunmasını İsrail şirketi yapıyor.

Erdoğan, özellikle Ticaret Bakanı Ömer Bolat İsrail ile ticareti 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren tüm ürünleri kapsayacak şekilde tamamen durdurulduğunu açıkladılar.

6 Aralık 2024 itibariyle Israil’in Haifa ve Ashdod limanı açıklarında demirleyen Türk bandıralı ve Panama bandıralı kargo gemileri bulunmakta idi. Bu gemilerin sahipleri Türk Denizcilik firmalarıdır. Bu gemiler Yunanistan, Mısır, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi ülkeleri kullanarak Türkiye’den Tekstil, Gıda, Demir-çelik, dikenli tel, petrol ve kimyasal yük taşımaktadır. Türkiye’den 3.ülkeler kullanılarak transit rejime tabi tutularak sevkiyatlar devam etmektedir.

Bakan Bolat, Türkiye’nin İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tamamen durdurduğunu öne süren muhalefetin Filistin konusunda ‘ikiyüzlü’ olduğunu vurgulamıştır.

Ancak asıl ikiyüzlülük, Türk milletini, Filistin’deki mazlumlara merhamet duygusuyla yaklaşan insanlarımızı kandırıp, milletimizin milli ve manevi duygularını sömürürken, ticarete devam edilmesi, devam edenlere müsaade edilmesi, desteklenmesi veya görmezden gelinmesidir.

Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı'nın sitesinde yer alan şu soru, durumun en net göstergelerinden biridir. Siteden okuyorum: "Filistin'e ihracat nasıl yapılıyor?" Filistin'in Akdeniz'de aktif bir limanı olmadığı için, Filistin'e yapılan ihracatın tamamı, Filistin Ulusal Ekonomi Bakanlığı’ndan teyit alınarak İsrail limanları üzerinden gerçekleştirilmektedir”

Boykot öncesi sınırlı seviyede olan Filistin ticareti, sözde boykot sonrası Filistin adına açılan beyannameler ile İsrail limanları üzerinden yapılmaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi Ekim 2024 ihracat verilerine göre, Türkiye–Filistin Ticareti sözde boykot sonrası yüzde 672 artış göstermektedir.

Peki, soruyoruz, insanlar açlıktan ölürken insani yardıma müsaade etmeyen İsrail, Filistinlilerin ticaretine mi müsaade ediyor?

Filistin’in 1 limanı var Gazze’de ve 1967’den beri kapalı. İtiraf ettikleri üzere İsrail limanları üzerinden ticaret yapılarak kimleri zengin ediyorsunuz? Kimlerin ne ihtiyacını karşılıyorsunuz?

Önümüzdeki günlerde AKP’nin yalan ve iki yüzlüğünü ortaya koyan “AKP’nin İsrail ile Savaş Ticareti” dosyasını açıklayacağız. Kalem kalem ortaya hangi malların, hangi gemiler ile İsrail’e götürülmeye devam edildiğini fotoğraflarını koyarak göstereceğiz.

O GECE YSK’NIN ÖNÜNDE OLAN TEK SİYASETÇİ BENDİM

Değerli Zafer Partililer,  

Stalin’in muhalifleri yolladığı Gulag’lar vardı, toplama kampları. Hitler’in muhalifleri yolladığı Konzentrationslager denilen toplama kampları vardı. Silivri, Saray rejiminin Gulag’ıdır. Silivri, Saray rejiminin Konzentrationslager’ı, toplama kampıdır.

Elektronik seçim uygulamasına geçilmesi konusunu gündeme getiren Yüksek Seçim Kurulu’na güven duymadığını açıklayan Nasuh Mahruki tutuklandı. YSK’ya nasıl güvenelim? YSK’a 16 Nisan 2017’de Anayasayı çiğneyerek, TBMM’nin yasa yapma hakkını gasp ederek mühürsüz oyları geçerli saymadı mı? Cumhurbaşkanlığı rejimi kirli bir referandum ile kurulmuştur.  

Değerli Zafer Partililer,

O gece YSK’nın önünde olan tek siyasetçi bendim. YSK başkanının odasına girip “Anayasayı çiğniyorsunuz” diye haykıran siyasetçi bendim. Ne Kemal Kılıçdaroğlu orada idi ne Meral Akşener! Kemal Kılıçdaroğlu, YSK’ya giden yollara silahlı adamlar yerleştirdikleri için gitmedik açıklamasını yaptı. Anayasayı savunma görevini anayasa yurttaşlara vermiştir. Silahlı adamlardan korkanlar ile anayasal düzen savunulamaz.

ZAFER PARTİSİ KENDİSİNE VERİLEN HER OYUN HAKKINI FAZLASI İLE VERİYOR

Değerli Zafer Partililer,

Anayasayı savunmayanlar, halkın taleplerini gündeme taşımayanlar, Atatürk düşmanlarını partilerine doldurup milletvekili yapanlar, Ergenekon kumpasçılarını meclise sokanlar bir de kalkıp Zafer Partisi’ne oy vermeyi boşa gider diyorlar. 2002’den beri size verilen oylar doluya gitti mi ki Zafer Partisine verilen oylar boşa gitsin.

Zafer Partisi kendisine verilen her oyun hakkını fazlası ile veriyor. Zafer Partisi TBMM’de temsil edilmemesine rağmen edilen muhalefet partilerinin hepsinden daha etkili muhalefet yapıyor. Bundan dolayı da Zafer Partisine oy veren seçmenin yüzde 95’i tekrar oy vereceğini açıklıyor. Bu parti sadakatindeki en yüksek orandır.   

ÜLKEMİZİN BÜTÜN SORUNLARINI ÇÖZECEĞİZ. YAŞANAN KRİZLERİ AŞACAĞIZ

Değerli Zafer Partililer,

Bütün bu ağır sorunlara rağmen geleceğe ümitle bakıyoruz. Biz Mete Han’ın askerleriyiz. Biz Atilla’nın askerleriyiz. Biz Bumin Kağan’ın askerleriyiz. Biz Alparslan’ın askerleriyiz. Biz Fatih’in askerleriyiz. Ve çünkü biz Gazi Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

Ümidimizi kaybetmemeyi “Umutsuz durum yoktur. Umutsuz adam vardır” diyen Atatürk’ten öğrendik.  

Ülkemizin bütün sorunlarını çözeceğiz. Yaşanan krizleri aşacağız.

Evet büyük bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Türkiye 1970’lerin sonunda başlayan küreselleşme sürecini en kötü performans ile değerlendiren ülkelerin başında geliyor. Çin, küreselleşmeyi, “süper güç oluş” için değerlendirirken, Türkiye özellikle son 20 yılda büyük bir ekonomik gerileme yaşadı. 2002’de dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türk ekonomisi 2024’de 23. Sıraya geriledi. AKP ekonomisi rant, talan, enflasyon ekonomisidir. Yaşanan krizden ülkemizi çıkaracak bir programda öneremiyorlar. Amaç halkı daha da fakirleştirecek finans politikaları ile günü kurtarmak.  

Muhalefet partisi olarak görülen partilerin ekonomi programlarının da AKP’nin 2002’den bu yana uyguladığı neoliberal programlardan bir farkı yok. Kanıtı bu partilerin programları.  

Ülkemizin yaşanan büyük ekonomik krizi aşması rant ekonomisinden üretim ekonomisine, israftan tasarrufa ve tarımda ve sanayi de planlı üretime geçmesine bağlı.  Türkiye’nin rampayı aşması ve ekonomik bir sıçrama yapması için gereken; “Küreselleşme ve Ekonomik Zafer” programını Zafer Partisi ortaya koydu. Kongremizden hemen sonra bu programımızı Türk Halkı ile paylaşacağız.  

Bu program neoliberal ekonomik programlardan kökten farklı, Türkiye’nin özgün koşullarını dikkate alarak tasarlanmış bir ekonomik kalkınma programıdır.

Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız.

Planlı ekonomik yatırımlar çerçevesinde stratejik sektörlerde gerek devlet yatırımlarını gerek özel sektör yatırımlarını destekleyeceğiz.

Yatırımları yurt sathına yayacağız. 4 Bölge 4 Deniz Projesi ile dört yeni Marmara Bölgesi kuracağız. İstanbul’u, İstanbul 3.0 programı ile bir yandan hızla depreme karşı hazırlarken diğer yandan yüksek teknoloji merkezi haline getireceğiz.

Lojistik sistemini demiryollarına aktaracağız ve demiryollarını liman kentlerimiz ile eklemleyeceğiz.

Türkiye yüksek teknoloji üretecek şekilde eğitim sistemini ve insan kaynaklarını yeniden örgütleyecek. Tekno Parkları tekrar düzenleyeceğiz ve bütün Anadolu’ya yayacağız.  Hollanda’ya yazılımcı ihraç ediyor, yerine Suriye, Pakistan ve Afganistan’dan kendi dilinde okuma yazma bilmeyen maceracılar alıyoruz. Bu maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız. Ve yazılımcılarımızı, doktorlarımızı Zafer Havayolları ile geri getireceğiz.

Zafer Partisi iktidarında, Türkiye, bu modeli uygulayarak bilim ve eğitimin ışığında, kalkınan, üreten ve ürettiğini adil paylaşan, mutlu, müreffeh insanların ülkesi olacak.

SOKAKLARA MAHALLELERE ÇETELER DEĞİL, TÜRK DEVLETİ HÂKİM OLACAK

Değerli Zafer Partililer,

Zafer Partisi Tertemiz Türkiye projesi ile uyuşturucu yasa dışı bahis ve sanal kumarı Türkiye'nin gündeminden sert bir mücadele ile sileceğiz. Sokaklara mahallelere çeteler değil, Türk Devleti hâkim olacak.

Sokaklarda kadınlar genç kızlar güven içinde yürürken suçluların ensesinde devletin nefesi ve yumruğu olacak. Türk devleti sınırlara şehirlere sokaklara mahallelere geri dönecektir.

Değerli kadınlar,

Zafer Partisi iktidarı sizin güvenliğinizin sağlandığı iktidar olacak. Size söz veriyoruz. İstiklal Caddesi’nde sabaha karşı güven içinde yürüyeceğiniz, karşıdan gelen erkeklerin size sadece “İyi geceler hanımefendi” diyebileceği bir Türkiye’yi kurabiliriz. Ancak bunun için sizin desteğinize ihtiyacımız var. Zafer Partisi’ne destek olun, sizin için ve çocuklarınız için güvenli bir Türkiye kuralım.

Sevgili anneler,

Sadece uyuşturucu çeteleri ile mücadele etmeyeceğiz. Uyuşturucuya bulaşmış çocuklarımızı uyuşturucunun pençesinden kurtaracak ve onları size, ailelerine sağlıklı, topluma faydalı bireyler olarak geri vereceğiz.

Bırakın artık sizin en önemli sorunlarınız ile ilgilenmeyen sistem partilerini… Sağlıklı ve güven içinde büyüyecek çocuklarınız için Zafer Partisi’ne destek olun.

Sevgili anneler,

Çocuklarınızı uyuşturucu, kumar, yasadışı bahis gibi suçların endişesini taşımadan güven için okula, sokağa yollamak istiyorsanız, çocuklarınızın eğitim kalitesi yüksek devlet okullarına yollayabilmek istiyorsanız Zafer Partisi’ne oy verin.

Değerli Zafer Partililer,

Zafer Partisi kurulduğu günden itibaren Rize/İkizdere’de, Erzincan/İliç’te, Kayseri/Develi’de, İzmir/Seferihisar’da, Muğla/Bodrum ve Milas’ta çevre tahribatına karşı verilen mücadelede en ön saftaydı. Bize,” Zafer Partisi sadece sığınmacılar meselesine odaklanmış” diyenleri bu bölgelerde yeşil vatan savunmasında göremedik.

Türk yurdunu yabancı maden şirketlerine zehirleten, madenlerimizi yabancı firmalara talan ettiren bütün anlaşmaları iptal ederek yeni bir milli madencilik politikası yaşama geçireceğiz.

Türkiye’nin azalan ormanlarını ve kuruyan göllerini tekrar canlandırmak için Yeşil Vatan Projesini yaşama geçireceğiz.   

EĞİTİM SİSTEMİMİZİ DE ANAOKULUNDAN ÜNİVERSİTEYE YENİDEN YAPILANDIRACAĞIZ

Değerli Zafer Partililer,

AKP’li yıllarda her geçen gün kalitesi düşen eğitim sistemimizi de anaokulundan üniversiteye yeniden yapılandıracağız. Tarikat ve cemaatlerin çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız. Eğitimde kamucu politikalar izleyeceğiz. Köy okullarını tekrar açacağız. Anne ve babaları iyi eğitim için çocuklarını özel okullara yollama külfetinden kurtaracağız.

İmam Hatip Okullarının sayısını ideolojiye göre değil ihtiyaca göre belirleyeceğiz. Meslek liselerinin sayısını ve kalitesini artıracağız. Nüfusu uygun olan her ilçemizde fen lisesi açacağız. Üniversitelerin eğitim kalitesini yükseltirken, bazı üniversiteleri kapatarak, meslek liselerine dönüştüreceğiz.

 ZAFER PARTİSİ OLARAK TARİKAT VE CEMAATLERİN DEVLETTEKİ ETKİNLİĞİ VE İŞGALİNE SON VERECEĞİZ

Değerli Zafer Partililer,

AKP devletimizin kurumsal yapısını tahrip etmiştir. Devlet kurumlarını tarikat ve cemaatlere paylaştırmıştır. Kendi ifadeleri ile tarikat ve cemaatler devlete paralel devlet kurmasının önünü açmıştır. FETÖ gitti diye paralel devletler ortadan kalkmamıştır. Bugün de başka paralel devletler vardır. Bu durum 1000’lerce yıllık Türk devlet geleneğine aykırıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri tarikat ve cemaatlerin saldırılarından ötürü çok ağır darbeler almıştır. Bu tarikat ve cemaat mensuplarının asker olarak bir kıymeti harbiyesi de yoktur. Çünkü bunlar korkaktır. Bunlar savaşçı değil pusucudur. Çünkü bunlar operasyona çıkmamak için hasta kâğıdı yazdıranlardır. Bunlar ile vatan savunulamaz.

AKP iktidarının FETÖ’cü olduğunu bile bile kurmay subay, general yaptığı alçaklar bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemek için Türk askerine, polisine, halkına silah sıkmış, gazi meclisi bombalamış, PKK ile iş birliği yapmıştır. Yarın başka tarikat ve cemaatlerin Türkiye’ye aynı ihaneti yapmayacağının hiçbir güvencesi yoktur.

Bundan dolayı Zafer Partisi olarak tarikat ve cemaatlerin devletteki etkinliği ve işgaline son vereceğiz. Türk devletini Türk Milletine geri vereceğiz.

Çelik Miğfer Projesi ile Türk ordusunu hızla etkin savaş gücüne dönüştürüp, kurumsal yapısını organize edeceğiz. Kuvvet Komutanları Genelkurmay Başkanına bağlanacak. Jandarma Genel Komutanlığı TSK’nın parçası olacak, jandarma alaylarına sancakları iade edilecek. GATA ve askeri hastaneler tekrar açılacak. Askeri yargı tekrar kurulacak. Kuleli, Deniz Lisesi, Hava lisesi tekrar açılacak. Dünyanın 3. Dünya Savaşı’nın çevresinde dolaştığı bugünlerde TSK’nın savaş hazırlıklarını tamamlaması için çok hızlı adımlar atacağız.   

HAYATINI KONFORLU YAŞAMAK İSTEYEN ZAFER PARTİSİ’NDE VATAN SAVUNMASI YAPMASIN

Değerli Arkadaşlar,

Değerli Zafer Partililer, Zafer Partisi teşkilat mensupları,

Zafer emektir. Emeksiz Zafer kazanılamaz.

Zafer fedakarlıktır. Fedakârlık yapmadan Zafer’e ulaşamayız.

Zafer mücadeledir. Mücadele etmeden Zafer elde edilemez.

Zafer Partisi ancak emek, fedakârlık ve mücadele etmeye kararlı kadroların varlığı ile Türk Milletine yönelik alçakça saldırıları durdurup, Türk Milleti’ni tekrar zafere ulaştırabilir.

Zafer Partililer bir hususu asla akıllarından çıkarmamalıdır.

Zafer Partisi, siyasal rant, makam mevkii mücadelesinin verildiği bir sistem partisi değildir.

Zafer Partisi gerçek idealistlerin Türk Milletinin hukuku, egemenliği, refah ve güvenliği için mücadele ettikleri bir partidir.

Makam, mevkii, rant kavgası verilen bir partide işi yoktur.

Yan gelip yatanların, başkasının emeği üzerinden siyasal kariyer inşa etmek isteyenlerin bu partide işi yoktur.

Zafer Partisi emek verecek, alın teri akıtacak, uykusuz kalacak, koşacak, koşturacak, fedakârlık yapacak teşkilatlar ile ancak zafere ulaşabilir, Türk milletinin zaferini kazanabilir.

Teşkilatçılık, halkı ile iç içe olmayı gerektirir. Teşkilatçılık bulunduğun ilin, ilçenin, mahallenin dertlerini çözümleri ile tamamlamayı gerektirir.

Teşkilatçılık halka dokunmayı, sorunlarını dinlemeyi, halka umut vermeyi, çözüm yolu göstermeyi gerektirir.

Teşkilatçılık sokakta, pazarda, tarlada halkı örgütlemek, Zafer Partisi’ne kazandırmaktır.

Teşkilatçılık halkı severek, halka ve halkın düşüncelerine saygı duyarak olur. Siz halkı severseniz halk da sizi sevecektir.

Halka yukarıdan bakarak teşkilatçılık yapılamaz.

Sokaklarda yürümeyen, teyzelere amcalara, ninelere, dedelere hatır sormayan Zafer Partisi yöneticisi istemiyorum.

Makamlar hiçbirimizi yükseltmez, yüceltmez. Makamları yükseltecek ve yüceltecek olanlar sizlersiniz. Bu ise çalışmak ve halkın sevgisini, güvenini kazanmakla olur.

Türkiye 2028 öncesinde tekrar genel seçimlere gidecek. Bu kongre sonrasında bir saat gibi çalışan teşkilatlar istiyorum. İl ve İlçe teşkilatlarımızı sokakta istiyorum.

Her sandık başına bugünden kimi koyacaklarını belirlemelerini istiyorum.

Gerçekten Zafer istiyorsak kaybedecek 1 günümüz, 1 saatimiz, 1 dakikamız yok. Her dakika bizim için değerli.

Genel başkandan sonra kalkan ve genel başkandan erken yatan il başkanı, ilçe başkanı istemiyorum.

Vatandaşın telefonlarına dönmeyen genel başkan yardımcısı, GİK üyesi, başdanışman, il ve ilçe başkanı istemiyorum. Vatandaşa döneceksiniz. Sorularına cevap vereceksiniz. Sorunları ile çözemeseniz bile ilgileneceksiniz.

Hayatını konforlu yaşamak isteyen Zafer Partisi’nde vatan savunması yapmasın ve vatan savunması konforlu hayat sürerek yapılmaz. Bazı genel başkanlar konforlu siyaset vaat ediyorlar. Ben Zafer Partililere ancak zorluk, mücadele ve Zafer vaat ediyorum.

Zafer Partisi’nin amacı yüzde 7’yi geçmek ve TBMM’de partilerden bir parti olmak değildir.

Zafer Partisi’nin hedefi Türkiye’yi yönetmektir.  Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetecek demokratik desteği almak. Bu amaca uygun çalışmalıyız ve çalışacağız.

Ve sözlerimi Türkiye için samimi endişe duyan, anne ve babalarımızdan devraldığımız Atatürk’ün mirasını çocuklarımıza devredebilme konusunda korkuları olan, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için endişe duyan bütün yurttaşlarımıza, Atatürkçülere, Türk milliyetçilerine, ülkücülere, özetle bütün vatanseverlere seslenerek bitirmek istiyorum.     

Eğer biz bir araya gelebilirsek daha güçlüyüz. Aramızda bazı konularda fikir ayrılıkları olabilir. Hepimiz geçmişte birbirimizin hata yaptığı hususları bulabiliriz. Her konuda hemfikir olmamız şart değil. Ancak Atatürk Cumhuriyeti’ni göz bebeğimiz gibi korumak konusunda mutabık isek bir araya gelerek daha güçlü olduğumuzu göstermeliyiz.   

Zafer Partisi 28 aydır çok sert bir mücadeleyi başarı ile veriyor. Hatalarımız oldu mu? Tabii oldu. Farkında olduğumuz hatalarımız oldu hata olduğunun farkında olmadığımız hatalarımız da vardır muhakkak.

Önümüzdeki süreçte başka hatalarımız da olacaktır. Ancak Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliğinden taviz vermeyeceğimizden emin olabilirsiniz.

Sayıları 14 milyona yaklaşan sığınmacı ve kaçağı vatanlarına geri yollayacağımızdan emin olabilirsiniz.

Türk devletini Türk Milleti’ne geri vereceğimizden emin olabilirsiniz.

Çalmayacağımızdan, çaldırmayacağımızdan ama çalışacağımızdan emin olabilirsiniz.   

SİZE BAŞARI, MAKAM, İHALE VAAT ETMİYORUZ. MÜCADELE VAAT EDİYORUZ. İKTİDAR OLUNCA SİZE İHALE TORPİL VAAT ETMİYORUM. 

Zafer Partisi olarak ülkemize yönelik tehditleri ve ülkemizin önündeki değerli fırsatları bilen, tehditleri aşacak çözümleri geliştiren, fırsatları uygun şekilde değerlendirecek çok kıymeti kadrolarımız var.

Ancak büyük eksiklerimiz de var. Ve en büyük eksiğimiz değişik nedenler ile hala bu mücadeleye katılmamış olan sizlersiniz.   

Burada size ve sizin şahsınızda tüm Türk milliyetçilerine, Atatürkçülere, vatanseverlere sesleniyorum.

Zafer Partisi’ne katılmak için daha ne bekliyorsunuz?

Güzel Türkiye'nin ve Zafer Partisi’nin sizlere ihtiyacı var.  

Zafer Partisinin sizin fikirlerinize, enerjinize, tecrübenize, millet sevginize, mücadele gücünüze ihtiyacı var.

Zafer Partisi, başlayan ve önümüzdeki yıllarda yoğunlaşacak olan mücadelenin bayraktarı olan partidir.

Bana ve partiye karşı eleştirileriniz olabilir. Sorularınız olabilir. Tereddütleriniz olabilir. Gelin bunları da konuşalım.  “Ümit Özdağ kendini çok beğenir” diyenler olabilir. Dünya tarihinde kendini beğenmeyen genel başkan var mı acaba? “Ümit Özdağ ile anlaşmak zordur” diyebilirler. Belki doğrudur ancak Türk Milleti ve Türk Devleti’nin menfaatlerini savunmak konusunda benimle anlaşmak dünyanın en kolay işidir.

Her konuda bizim görüşlerimizi paylaşıyor olmayabilirsiniz. Ancak gittiğiniz gidebileceğiniz başka hangi partide %100 her şey sizin istediğiniz gibi mi olacak?

Sizleri Zafer Partisine fikirlerinizle, eleştirilerinizle ve projeleriniz ile davet ediyoruz.

Bazı arkadaşlarımız ise üşengeçlik, tembellik, korkaklık yapıp gelmeyebilirler.  Bazıları hiç kimseyi beğenmeyip müşkülpesentlik yapıp gelmeyebilirler.

Biz Zafer Partililer olarak bu yola devam edeceğiz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.