İçimiz yanıyor.! İçimiz kan ağlıyor.! Uyku uyuyamıyor.! Yemek yiyemiyoruz.! Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük deprem felaketini yaşıyor.. Canımızı çok yaktı bu deprem..Ardarda gelen 7.7 şiddetindeki büyük iki deprem.. K.Maraş, G.Antep, Hatay, Adana, iskenderun, Osmaniye her yer can pazarına döndü.. Günler geçiyor devlet hala bazı bölgelere 3.cü günde ancak ulaşmayı başarabildi..  Nerede bu devlet.? Nerede AFAD.? Nerede Kızılay.? Nerede Asker.? diye diye feryat eden  canı yanmış acılı insanlar..Aç, susuz, soğuk, barınacak bir çadır bile bulamıyorlar.. 1999 İstanbul'un başına gelen büyük depremde Ecevit hükümetine söylemediğini bırakmayan şimdiki iktidar mensupları.!! Kazın ayağı öyle değilmiş demek ki.!! Ateş düştüğü yeri fena yakıyormuş öylemi.?? İnsan ne kadar çaresiz kalabiliyormuş.! Doğanın felaketine karşı önlem alınmazsa aciz kalınabiliyormuş değil mi.? Sınıfta kaldınız İktidar, AFAD, Kızılay, Savunma Bakanlığı, Belediyeler sınıfta kaldınız yok bunun başka anlamı.!! Deprem öldürmez bina öldürür dediniz. Evet binalar öldürdü 3 yıllık bina nasıl yıkılır.? Kim denetledi? Kim sağlam raporu verdi bu katil binalara , Sahtekar Müteahhitlere.??  Hala imar affı çıkartmayı düşünüyormusunuz.? Tamda seçime giderken bu katil müteahhitlere.? Kamu binaları ise yerle bir her zaman olduğu gibi.!! Gerçi bu gidişle erken seçimde 14 Mayıs'ta değil galiba sizin daha önceleri dediğiniz gibi 18 Hazirana kalacak doğal olarak zamanında yapılacak gibi gözüküyor.!! Onu zaman gösterecek.! Erken seçim mi.? Tavsiye etmem sayın başkan denemeyin.! Bu millet sizi 1999 deprem sonrası getirdi..2023 deprem sonrası gönderir gibi geliyor.!!  Hiç mi içiniz yanmadı.? Depremde evladını kaybeden o babanın enkaz altında kalan ölmüş kızının elini 3 gündür karda kışta soğukta elini bırakmadan günlerce aç, susuz, uykusuz orada bekleyip gidemeyen babayı.? Canınız sıkılmadı mı.? Şimdi siyaset zamanı değil.! Birlik beraberlik zamanı diyerek herkes deprem bölgesine koşarken sırça köşklerinizde oturup televizyonlardan izlemekle yetindiğiniz.! Diğer minik yancı ortağınızın utanmadan grup toplantısı yapıp etrafa fütursuzca verip veriştirmesinden.! Deprem bölgelerine gönderdiğiniz vekiller ise Parti propagandası yapmaktan geri kalmadılar. 'Cumhur ittifakı olarak AKP ve MHP sahadayız' demeyi iyi becerdiler.  Deprem vergileri nereye harcandı diye sorulunca duble yollara gitti diyen bakan Şimşek'in sözleri hala kulaklarımızda.! O paralar da hep müteahhitlerin cebine gitmiş demek ki.!! Hiç mi yüzünüz kızarmadı mı.? İskenderundaki yangının söndüğünü bilemeyen görevlendirdiğiniz CB yardımcınız AFAD merkezinde açıklama yaparken çaresiz soru sorulduğunda 'İskenderundaki yangın kontrol altına alındı galiba' diyen etrafa bakıp bilgisi bile olmayan yağcılar tayfasıyla bu işin altından kalkamazsınız.!! (Halbuki yangın 3 gündür devam ediyordu.!) Kalkamıyorsunuz.! Beceremediniz.! Bunu kabul edin.. EMASYA protokolü Fetö zoruylamı iptal edildi.? Yazık değil mi.? Böyle günler için kurulmuş "Darbeye zemin hazırlıyor, demokrasinin boynuna geçirilen kement" denilerek iptal edilince, askerin elini kolu bağlayan EMASYA, (Emniyet-Asayiş yardımlaşma) protokolü, "Terörle mücadelede etkinlik" gerekçesiyle 2010 İddiaya göre Fetö baskısıyla tarafınızdan 4 Şubat 2010'da iptal edilen EMASYA için, “Böyle protokol olamaz, olmayacak. Bu işi bitireceğiz” dediniz, Abdullah Gül de ‘'Hukuk anlayışımız ve standartlarına göre buna gerek yok'' açıklaması yapmıştı. Dönemin AKP Genel Başkan yardımcısı Ayhan Sefer Üstün de, “1990'ların hukuk düzenine dönülmez. EMASYA'nın geri gelmesi mümkün değil” demişti. Ne oldu 2016 da darbenin hemen ardından tekrardan geri getirdiniz.  Ama kısıtlamalarla.. EMASYA geri geldi. Yeni yasa ile, asker, validen izin almadan, birlik komutanının emri ile terör operasyonu yapabilecek. Kaçan teröristleri yakalamak için arama ve operasyonlarda da hakim iznine gerek olmayacak. Kamu düzeninin bozulması halinde İçişleri Bakanının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla askeri birlik görevlendirilecek. Sayenizde EMASYA'nın da bu haliyle hiçbir işe yaramayacak hale getirildiğinide görmüş olduk. Deprem felaketiyle insanlar enkaz altında çaresiz soğukla, açlıkla, susuzlukla , barınaksız bir şekilde savaş verirken EMASYA protokolü olsaydı bunlar en kısa zamanda ve hızlıca yerine getirilebilirdi.askerin ojistik desteği asla inkar edilemiyecek bir çabuklukla sahra hastanesi ve çadırlar kurlabilirdi.. Somaliye çadır kent kurmakla övünen Kızılay daha bir çadır kuramamıştı 3.cü gününde depremin.Hep bahane, hep bahane öne sürüldü. Felaketler bahane üretmez çare üretir. Kapatılmasaydı Gülhane Askeri Tıp Akademesi Sahra hastanelerini kurmuştu..Ambulans uçaklarını deprem bölgesine ulaştırmıştı..Hastane gemisini belkide İskenderun limanına yanaştırmıştı. Bu eksikleri şimdi çok daha iyi görmüş olduk..Ama olmasa da artık ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu anlaşılmıştır herhalde.. Bu felaketlerden de ders alamazsak yuh olsun bize.!