Yeryüzünde ilk savaş Milat'tan tam 549 yıl önce Ortadoğu'da patladı ve tahminlere göre 100 bin kişi can verdi.
Tarih akışında kutuplar haricinde her bölgede doyasıya savaşlar ve acılar yaşandı.
Kayıtlara geçen en büyük iç savaş 1850 yılında Çin'de yaşandı ve tam 70 milyon insan pisi pisine öbür dünyaya yolcu oldu.
Avrupa'da bazı ülkeler, hem de son yüzyılda iç savaş acısını yaşadı.
2'nci Dünya Savaşı 1939 yılında patladığında bölgesel çapta kalacağı öngörülüyordu ama ateş bir anda dünyayı sarıverdi.
Türkiye'nin katılmadığı ancak sıkıntılarını çektiği ve 6 yıl süren son Dünya Savaşı asker-sivil, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tam 85 milyon kişinin canını aldı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın barut kokusu bugün halen sürmekte.
Dünya mayın tarlası gibi.
Nerede, ne zaman patlama olacağı bilinmiyor.
********************
Türkiye bir asırlık tarihinde iki kez gerilimli dönem geçirdi.
Futbol deyimiyle top kaleden döndü.
İlki, tek adam Menderes dönemindeydi.
Halk karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmıştı.
1960 yılında ihtilal ile sonuçlandı, asker başa geçti.
İkincisi 1977-1980 arasında.
Dönemin klişe ifadesiyle bir yanda "Faşo"lar diğer yanda "Kızıl"lar karşılıklı ölüm makinesi gibi kanlı olaylara imza attılar.
Türkiye'de iç savaş patlamasına, oluk gibi kardeş kanı dökülmesine ramak kalmıştı.
12 Eylül 1980'de Ordu yönetime el koydu, ortalık silah zoruyla sakinleşti.
Amiyane deyişle çekirge iki defa sıçradı.
Her iki dönemin ortak yönleri şudur; Dengeleri bozulan ekonomi, borçlanma, yüksek enflasyon, işsizlik, hak ve hukuktan kopma, vatandaşın güven duygusunun yok olması, umutsuzluk, huzursuzluk ve çaresizlik ortamının yaygınlaşması.
Siyasi liderlerin sorumsuz davranışları, kırıcı, kışkırtıcı çıkışları da eklenince kazan kaynamaya başlamıştı.
**********************
Yakın geçmişte iki kez zor sınavdan geçen Türkiye, yaşananlardan ders çıkarmamış gibi bugün yine gergin ortam yaşıyor.
Üstelik bugün ortam çok daha fazla kırılganlık riski taşıyor.
Ekonomi iflas sürecinde, borçlar gırtlağı aşmış, satacak mülkü kalmamış, her alanda dışa bağımlı hale gelmiş Türkiye'de vatandaş mutsuz ve umutsuz.
Adalet kavramı yara alan Türkiye'de özgürlük, mal ve can emniyeti kalmamış.
Çoğunluğunu Suriye'den gelenlerin oluşturduğu 10 milyonu aşan sığınmacıları, kanun kaçaklarını ve kaybedecek bir şeyleri olmayan serserileri de eklerseniz durum gerçekten kırmızı alarm vermekte.
Türkiye, otobanda değil bozuk yolda ilerlemeye çalışıyor.
Üstelik uçurumların yanıbaşında sert virajlı dağ yolunda.
Herkesin aşırı hassas olması gereken bir dönemdeyiz.
Hiç kimse kendisini dokunulmaz veya güvende görmesin.
Olası bir kaos, talan, yağma, tecavüz, saldırıyla birlikte iç çatışma yayılır ve kardeş kanı akmaya başlarsa ne kadar süreceğini hiç kimse kestiremez.
Tanrı göstermesin ama Türkiye'de yangın çıkarsa bütün dost ve müttefiklerimiz sadece seyirci olur.
NATO, Avrupa Konseyi, BM Güvenlik Gücü, İslam İşbirliği Teşkilatı.. hiç bir güç karışmaz.
ABD, AB, Rusya, Çin, İran hatta bütün dünya bir anda meraklı seyirci oluverir.
Dost olarak bağrımıza bastığımız Azerbaycan ve Katar bile "Timsah gözyaşlarıyla" durumu idare etmeye başlar.
Bütün dünya "Yapmayın.. Etmeyin.. Kıymayın birbirinize.." laflarıyla Türkiye'yi kaderiyle başbaşa bırakır.
İki defa sıçrayan çekirge yeniden sıçrayabilir mi?..
Olasılığı bile insanı geriyor.
Cahit Çataloğlu
21 Ocak 2023
Çekirge
Yeryüzünde ilk savaş Milat'tan tam 549 yıl önce Ortadoğu'da patladı ve tahminlere göre 100 bin kişi can verdi.
Tarih akışında kutuplar haricinde her bölgede doyasıya savaşlar ve acılar yaşandı.
Kayıtlara geçen en büyük iç savaş 1850 yılında Çin'de yaşandı ve tam 70 milyon insan pisi pisine öbür dünyaya yolcu oldu.
Avrupa'da bazı ülkeler, hem de son yüzyılda iç savaş acısını yaşadı.
2'nci Dünya Savaşı 1939 yılında patladığında bölgesel çapta kalacağı öngörülüyordu ama ateş bir anda dünyayı sarıverdi.
Türkiye'nin katılmadığı ancak sıkıntılarını çektiği ve 6 yıl süren son Dünya Savaşı asker-sivil, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tam 85 milyon kişinin canını aldı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın barut kokusu bugün halen sürmekte.
Dünya mayın tarlası gibi.
Nerede, ne zaman patlama olacağı bilinmiyor.
********************
Türkiye bir asırlık tarihinde iki kez gerilimli dönem geçirdi.
Futbol deyimiyle top kaleden döndü.
İlki, tek adam Menderes dönemindeydi.
Halk karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmıştı.
1960 yılında ihtilal ile sonuçlandı, asker başa geçti.
İkincisi 1977-1980 arasında.
Dönemin klişe ifadesiyle bir yanda "Faşo"lar diğer yanda "Kızıl"lar karşılıklı ölüm makinesi gibi kanlı olaylara imza attılar.
Türkiye'de iç savaş patlamasına, oluk gibi kardeş kanı dökülmesine ramak kalmıştı.
12 Eylül 1980'de Ordu yönetime el koydu, ortalık silah zoruyla sakinleşti.
Amiyane deyişle çekirge iki defa sıçradı.
Her iki dönemin ortak yönleri şudur; Dengeleri bozulan ekonomi, borçlanma, yüksek enflasyon, işsizlik, hak ve hukuktan kopma, vatandaşın güven duygusunun yok olması, umutsuzluk, huzursuzluk ve çaresizlik ortamının yaygınlaşması.
Siyasi liderlerin sorumsuz davranışları, kırıcı, kışkırtıcı çıkışları da eklenince kazan kaynamaya başlamıştı.
**********************
Yakın geçmişte iki kez zor sınavdan geçen Türkiye, yaşananlardan ders çıkarmamış gibi bugün yine gergin ortam yaşıyor.
Üstelik bugün ortam çok daha fazla kırılganlık riski taşıyor.
Ekonomi iflas sürecinde, borçlar gırtlağı aşmış, satacak mülkü kalmamış, her alanda dışa bağımlı hale gelmiş Türkiye'de vatandaş mutsuz ve umutsuz.
Adalet kavramı yara alan Türkiye'de özgürlük, mal ve can emniyeti kalmamış.
Çoğunluğunu Suriye'den gelenlerin oluşturduğu 10 milyonu aşan sığınmacıları, kanun kaçaklarını ve kaybedecek bir şeyleri olmayan serserileri de eklerseniz durum gerçekten kırmızı alarm vermekte.
Türkiye, otobanda değil bozuk yolda ilerlemeye çalışıyor.
Üstelik uçurumların yanıbaşında sert virajlı dağ yolunda.
Herkesin aşırı hassas olması gereken bir dönemdeyiz.
Hiç kimse kendisini dokunulmaz veya güvende görmesin.
Olası bir kaos, talan, yağma, tecavüz, saldırıyla birlikte iç çatışma yayılır ve kardeş kanı akmaya başlarsa ne kadar süreceğini hiç kimse kestiremez.
Tanrı göstermesin ama Türkiye'de yangın çıkarsa bütün dost ve müttefiklerimiz sadece seyirci olur.
NATO, Avrupa Konseyi, BM Güvenlik Gücü, İslam İşbirliği Teşkilatı.. hiç bir güç karışmaz.
ABD, AB, Rusya, Çin, İran hatta bütün dünya bir anda meraklı seyirci oluverir.
Dost olarak bağrımıza bastığımız Azerbaycan ve Katar bile "Timsah gözyaşlarıyla" durumu idare etmeye başlar.
Bütün dünya "Yapmayın.. Etmeyin.. Kıymayın birbirinize.." laflarıyla Türkiye'yi kaderiyle başbaşa bırakır.
İki defa sıçrayan çekirge yeniden sıçrayabilir mi?..
Olasılığı bile insanı geriyor.
Cahit Çataloğlu
21 Ocak 2023
Ekleme
Tarihi: 21 Ocak 2023 - Cumartesi
Çekirge
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.