AK Parti, parti olarak iktidarda ama ülkeyi hep “tek kişi” yönetiyor.
İşte bu “tekli yönetim” ülkeyi yerinde saymayı bırakın, daima geriye götürüyor.
Bu görülmeyen bir tablo değil.
Bakın dünyadaki tüm geri kalmış ülke yönetimlerine, sonuç aynı…
Aslında bu tablo sadece az gelişmişlikle de izah edilemez.
Katma değeri yüksek üretime geçilememekle de…
Yanlış ekonomik modelde ısrarla da anlatılamaz.
Bu tekli, yani tek kişinin aklı ile ülkeyi idare etmeye kalkmak, tüm devletlerde aynı sonucu veriyor.
Ülkeler ya yerinde sayıyor.
Ya da geri gidiyor.
Sayın Erdoğan’ın şu andaki yönetim tarzı, rahmetli Necmettin Erbakan’ın hayal ettiği ama hayata geçiremediği “çağ dışı model”den farklı değil.
Daha traktör üretemezken, F-16 uçağını üretmek gibi bir şeydi sayın Erbakan’ın hayali…
Daha önceki “hayali” de fos çıkmıştı rahmetlinin.
Aslında proje ve tasarımını yaptığı otomobili bile yürütememiştik.
Kendimizi kandırmayalım.
1960’lar sonrası güya, Erbakan tasarımı olan DEVRİM adlı otomobili yapmıştık…
Yüzde 98’i yabancı, yüzde 2’si yerli parçalardan müteşekkildi.
Çankaya Köşkünde düzenlenen tören sırasında araba çalışmadı…
Nedeni sonradan anlaşıldı.
Benzin deposuna benzin konması unutulmuştu…
İyi ki öyle oldu.
İyi ki benzin deposu unutulmamıştı.
Sonradan benzin kondu çalıştı ama piyasaya çıkarılamadı…
Seri üretime geçirilemediği için bu arabayı trafikte göremedik.
Peki, TOGG’u gördük de ne oldu?
Üretiminde kullanılan parçaların kaçta kaçı yerli söyleyen ve de bilen yok.
Öyle bir fiyata satılıyor ki. dünyanın en gelişmiş aracını satın al daha iyi…
Demem o ki…
Tek adam yönetimi rejimlerde sanayileşme, gelişme ve büyüme zor gerçekleşir.
Zenginleşme sadece hayalde kalır.
Kalkınma modeli “arabesk” olmaktan ileri gidemez…
Çağdaş eğitimin yerine, dini eğitimi monte etmeye çalışırsınız…
Aklıma yine rahmetli Erbakan’ın 1980 öncesi koalisyon döneminde yapmaya çalıştığı işlere takıldı.
Rahmetli Erbakan “Sanayileşme devrimini başlatıyoruz” diye hayali sanayi fabrikaların temellerini atmıştı her ziyaret ettiği şehirlerde.
Sonunda ne oldu?
Erzurum’da bir türlü inşaatına başlatılmayan fabrika temelinin, iki yıl sonra bir torbaya konularak TBMM kürsüsünden “İşte Erbakan’ın fabrika temeli” denilerek teşhir edilmesi gibi…
Bitmedi…
Yozgat’taki fabrika alanında atılan temelin bulunduğu alan üzerinde ise yıllar sonrası otlar fışkırmış, koyunlar ortaya çıkan merada otlamaya başlamışlardı…
Demem o ki:
“Tek adam” rejimi, Doğu’ya giden gemi güvertesinde, Batı’ya doğru yürümek gibi bir şey.
Tıpkı sayın Erdoğan’ın son 22 yıldır yönünü ve kıblesini Doğu’dan ayırmadığı gibi…
Oysa sayın Erdoğan, “Batı’ya gidiyorum” sanıyor kendisini…