casino siteleri slot siteleri
Sezai Bayar
Köşe Yazarı
Sezai Bayar
 

Durum-vaziyet berbat…

Günler değil aylardır “hayat pahalılığı” haberleriyle yatıp kalkıyoruz. Aslında günler değil, yıllardır aynı dalga boyunda yaşam mücadelesi veren fakir-fukaranın durumu  hakkında “fakirlik sörf” ü  yapıyoruz. Bir asır olmasa da 80 yıl geriye gidenler hatırlarlar Yani 1940 sonrası doğanlar, gerçek fakirliğin ne olduğunu bildikleri ve yaşadıkları için bugünlere şükreder durumdalar. Sanırım Erdoğan ve yönetimi 2. Dünya Savaşı sonrasını anımsatan bir dönemin tekrarını çok sevdi (!) sanki. Aynısına yakın bir hayatı yaşatıyor gibi emekliye, dula yetime. Fakire-fukaraya… Orta gelir tuzağına düşmüş garibana.. Ben de aynını yaşıyorum ama fazla üzülmemeye çalışıyorum galiba. İkinci Dünya savaşı sonrasını yaşamış biri olarak da şükrediyorum. Fazla şansımız da yok aslında. Geçen yüzyıldan, savaş sonrasından farkı şu: Her şey var  ama  almak zor. Saray savunucu “yağdanlık TV”lerde tek kale oynayan malum gazetecilerin “dandik” savunmaları belli: “Fakirlik, fukaralık diye neden haykırıyorsunuz. Bıkmadınız mı fakirlik edebiyatından. Ülkemizde her şey var. Yok, yok…” Aslında doğru (!) yanı da var… Kıtlık yok. Kuyruk yok. Açlık yok. Dahası,” açlıktan ölen (!) yok…” Yaşanan tablonun özeti şu: Alan yok, satanın günahı hiç yok… Sonunda 22 yıldır iktidarda olan ve “icraatın içinden” programını yürüten AKP ve Saray’ın mutlak sahibinden ciddi biçimde ve halkı sakinleştirici hiçbir ses yok. Olsa bile inandırıcılığı yok… Nasrettin Hoca evine giren hırsız hikayesine döndük galiba… Hani şu ünlü “hırhız” meselesi. Yani asırlardır örnek olanı… Hocanın evini soyan hırsızı hatırlayalım. “Hiç mi hırsızın günahı yok…  
Ekleme Tarihi: 26 Temmuz 2024 - Cuma

Durum-vaziyet berbat…

Günler değil aylardır “hayat pahalılığı” haberleriyle yatıp kalkıyoruz.
Aslında günler değil, yıllardır aynı dalga boyunda yaşam mücadelesi veren fakir-fukaranın durumu  hakkında “fakirlik sörf” ü  yapıyoruz.
Bir asır olmasa da 80 yıl geriye gidenler hatırlarlar
Yani 1940 sonrası doğanlar, gerçek fakirliğin ne olduğunu bildikleri ve yaşadıkları için bugünlere şükreder durumdalar.
Sanırım Erdoğan ve yönetimi 2. Dünya Savaşı sonrasını anımsatan bir dönemin tekrarını çok sevdi (!) sanki.
Aynısına yakın bir hayatı yaşatıyor gibi emekliye, dula yetime.
Fakire-fukaraya…
Orta gelir tuzağına düşmüş garibana..
Ben de aynını yaşıyorum ama fazla üzülmemeye çalışıyorum galiba.
İkinci Dünya savaşı sonrasını yaşamış biri olarak da şükrediyorum.
Fazla şansımız da yok aslında.
Geçen yüzyıldan, savaş sonrasından farkı şu:
Her şey var  ama  almak zor.
Saray savunucu “yağdanlık TV”lerde tek kale oynayan malum gazetecilerin “dandik” savunmaları belli:
“Fakirlik, fukaralık diye neden haykırıyorsunuz. Bıkmadınız mı fakirlik edebiyatından. Ülkemizde her şey var. Yok, yok…”
Aslında doğru (!) yanı da var…
Kıtlık yok. Kuyruk yok. Açlık yok.
Dahası,” açlıktan ölen (!) yok…”
Yaşanan tablonun özeti şu:
Alan yok, satanın günahı hiç yok…
Sonunda 22 yıldır iktidarda olan ve “icraatın içinden” programını yürüten AKP ve Saray’ın mutlak sahibinden ciddi biçimde ve halkı sakinleştirici hiçbir ses yok.
Olsa bile inandırıcılığı yok…
Nasrettin Hoca evine giren hırsız hikayesine döndük galiba…
Hani şu ünlü “hırhız” meselesi.
Yani asırlardır örnek olanı…
Hocanın evini soyan hırsızı hatırlayalım.
“Hiç mi hırsızın günahı yok…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.