Hüseyin Aksu: Dediklerini yapmazsanız, sizi virüs gibi görürler
Hüseyin Aksu: Dediklerini yapmazsanız, sizi virüs gibi görürler
Aydın Bağımsız Milletvekili Adayı Hüseyin Aksu ile seçim kampanyasını yürüttüğü ofisinde buluştuk ve başta adaylığıyla ilgili olarak olmak üzere çeşitli konularda söyleşide bulunduk.
Aydın Bağımsız Milletvekili Adayı Hüseyin Aksu ile seçim kampanyasını yürüttüğü ofisinde buluştuk ve başta adaylığıyla ilgili olarak olmak üzere çeşitli konularda söyleşide bulunduk.
Hüseyin Aksu ile yapmış olduğumuz canlı yayından bir kesit şöyle, tamamını yazının en altındaki avideoda izleyebilirsiniz.
"Hayatımın bir döneminde 12 yıl toplu konut idaresini kurdum, Turgut Özal döneminde onun da teşvikiyle geldim, konut inşaatları yaptım, yaklaşık 16 şantiye açtım, 30 bin tane konut yaptım, bu ne demek, kooperatifler kurduk, toplu konut kredisiyle konutlar yaptık, hiç devlete iş yapmadım, çünkü devlet işleri her zaman biraz karışıktır. Dolayısıyla parayı çok fazla kazanınca para beni rahatsız etmeye başladı, çünkü büyük para sahibi insanlara, başta bürokrasi olmak üzere siyaset açılım yapıyor, gel diyor beraber kazanalım ben sana daha çok kazandırayım diyor, halbuki benim derdim para kazanmak değildi, benim derdim, Türkiye'ye toplu konut kanunu yazmışım, Türkiye'de gecekondulaşmayı önleyecek bir kanun yazmışım, onun uygulamasıydı. Geldim Ayko'yu kurdum, Efekent'i kurdum, Milas'ta Akkent'i kurdum Beyazkent'i kurdum, Orkent'i kurdum, kent kurdum. Bunları yaparken bir baktım çok para kazanmışım, amacım o olmamasına rağmen, para çoğalınca bu sefer bakanlardan şurdan-burdan haa bu adam büyük sermaye, bununla çalışalım, buna iş verelim de, biz de ortak olalım. Bir baktım ki büyük para kazananları devlet kucaklıyor, ama neye kucaklıyor, yolsuzluğa-hırsızlığa, dedim ki benim niyetim bu değil, bu vesileyle iş hayatından çekildim, param var, pulum var, herşeyim var, yurt dışında bazı yatırımlar yaptım, evlatlarım orada o yatırımları yönlendirdi, halen var yatırımlarımız ama Türkiye'de bütün işleri bitirdikten sonra, iş hayatından tamamen çekildikten sonra, aklıma geldi, madem ben şehirleşme üzerine uzmanım, akademisyenim, bu kadar süredir iş hayatında müteahhitlik yaptım, başarılı oldum, çok büyük paralar kazandım, bu paralar beni rahatsız ediyor, çünkü girdabın içine çekiyor, paran çoksa geliyorlar sana avantalı işler teklif ediyorlar, beraber kazanalım, iyi ben çalışacağım kazanacağım da sana ne oluyor, ben de sana iş vereceğim diyor, devlet böyle işliyor Türkiye'de. Şimdiki iktidarı kastetmiyorum, devlet hep böyle işledi, hiç devlet işi yapmadım, çok büyük paralar kazandıktan sonra kenara çekildim iş hayatından, üniversitede ders mi vereyim, ne yapayım derken bir kenti yönetmek geldi aklıma, kenti yönetmek nedir belediye başkanı olmak, belediye başkanlığına seçildikten sonra, dolayısıyla benim bütün yaşamım çalışmaktan ibaret. Ve o dönemlerde çok güzel işler yaptım, benim iş hayatından çekilip, para kazanmayı bırakıp, tekrar bir kent kurmaya yöneldiğim zaman, belediye başkanlığım dönemimde vakıflar kurdum, o vakıflar aracılığıyla çocuklar okuttum. Dün mesela arazide vatandaşla el sıkışırken karşılaştığım 20 yaşındaki bir genç, vakti zamanında hakikaten benden burs almış, 5000 çocuk okutmuştum 90'lı yıllarda. Bizde burslar hep torpille dağıtılır ya hele siyasi mevkiideyseniz, çocuk şunu söyledi yıllar sonra "ben dedi ilkokula başlarken sizin özel okulunuzda bursla okudum, ama sadece bana değil, başarılı olduğumuz için ablama ve ağabeyime de burs verdiniz, abla şu anda başarılı bir avukat oldu sayenizde, ağabeyim bir elektronik mühendisi oldu, bir holdingte yönetici mevkiinde" dedi, bunlar işte, hayatın amacı, bunları yaptığınız sürece paradan daha fazla değer katıyorsunuz yaşantınıza. Şimdi bunlardan vazgeçmek mümkün mü, bütün bunları bırak, halka hizmet edecek, devlete hizmet edecek, ülkenin sorunlarını çözecek tasarılarını, projelerini bir kenara bırak, git denize gir, hovardalık yap veya kahvede oyun oyna. Siz bana onu diyorsunuz, yorulmadın mı, ne yorulacağım yahu, bunlar beni yormuyor, beni hayata bağlıyor. Ben bunları yapa-yapa, Allah tabii izin verirse, sağlık verirse 100 yaşına da gelsem aynı şeyi yapacağım, bunu vazgeçmek yorulmak olarak algılamayın, bunlar beni gençleştiriyor, dinçleştiriyor, bu vatana sağladığımız her eser beni mutlu ediyor, ama Türkiye'de eser bırakmak çok zor birşey, hele siyaset dünyası o kadar çamur deryası ki, içine girip te onlarla ortak olmazsanız, onlara imar rantını yedirmezseniz, onların gönderdiği adamları işe almazsanız, onlar dediğim siyaset dünyası, bunların içinde, bürokrasi de var, siyasetçi de var, mevki makam sahipleri de var, bakanlar da var, herkes var. Onların dediğini yapmazsanız sizi bir virüs gibi görüyorlar"
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.